GÖZLERİN
Yoktur hani cebimde beş kuruş para,
Değil mi zaten hepsi gelip geçici? Yadigar kalan ne var ki bu dünyada? Var mı gayri ebedi olan Sevgiden başka? Olsa da milyonlarım üzerimde, Cep mi yaptıracağım sanki kefenime? Kalmayacak mı dünya malı dünyada? Gitmedi mi Süleyman tek eli dışarıda? Bu zalim, Hırsız, Hiçlik dünyasında; içtiğim su zehir, yediğim ekmek haram. Susuz kaldım sensizliğimde. Ah... Bir kadeh su içmek için elinden, Vermez miydim bu canımı ben? Pek güzel olurdu kendi zehrimi İçmek senin ellerinden... Ne bu sevginin anlamı? Sevdiğini bile bile söyleyememek mi? Her gün boğulup ölmek mi o güzel gözlerin içinde? Söylesenize Egemen’e o zaman mı değerli oluyor sevgiler? Neden bu isyanım hayatın çaresizliği karşısında? Acı mı çekmek aşk? Dertli mi olmak gerek illaki? Olamayacağımızı bildiğimden mi yoksa bu dert? Niye gelmiyorsun bana? Neden bakmıyorsun gözlerimin içine? Sen gidersen bir gün, Kimin gözlerine bakıp Susarak haykıracağım ben? Söylesene bana kadın, Nereye kadar sürecek bu zulüm? Güneşi göremiyorum artık, inmiş bir perde üzerime, ve ben Kaybolmuşum gözlerinin içinde... Aklıma geliyor geceleri o güzel gözlerin; Sarkıtıyorum pencereden başımı, Bakıyorum derin derin Yeni yükselen aya karşı... Kaldırıyor başlarını göğe tüm sokak serserileri, diyorlar içlerinden ’’Ne yapmakta bu salak herif?’’ Görmüyorlar ay ışığının gözlerimde nasıl parladığını, Bilmiyorlar bu eşsiz duygunun ihtirasını... Usul usul baktıkça Görüyorum o hisli gözlerini. Ay sanki göz kırpıyor bana o demlerde; öyle derin öyle kederli öyle çaresiz Boğuluyorum gönül deryalarımda her göz kırpışımda... Ama biliyorum, Ne ayak basabileceğim ay’a ne de kavuşabileceğim ben Sana... |