-I-



üç ayaklı bir kedi, kırılan bir dal
raydan çıkmış bir tren
kanadı kırık bir serçe
yağamayan bir bulut, dilsiz bir insan,
işte böyle sensizlik; hep bir şeyler noksan!



sararmış kuru otları savuran
yellerin önünde devrilmiş, kırık
mermer sütunlar üstünde
seni düşünürken
zamandır gelip geçen,
kalem kâğıt seni ölümsüzleştirecek
gelip birileri üstüne
yeni bir şeyler ekleyecek,
varsa bir şey değişmeyen
onlar da masallardır
’bir varmış bir yokmuş’la başlayan...



-II-



düşüp, dizini kanatmış bir çocuk gibi
salıncaklarda gözyaşları,
aylardan Haziran
bugün gittiğin günün yıldönümü
ateş kırmızısı
nar çiçeği sevda açıyor yüreğimde...


tuz yutmuş bülbül gibi
suskun deli gönül,
kaynıyor içten içe
kemiriyor hücrelerimi
bir ağrı, bir sızı
mor dağların gülce kızı!


sana geliyorum, yolları yutarcasına
sana geliyorum, ateşi tutarcasına
seviyorum seni, tanrıya taparcasına...


gömdükçe bakışlarını derine
aşk sızıyor toprağın her yerine!


dokunsam omuzuna, zerafetin bulaşır
incelik ve estetik tepeden tırnağa tenin
yüreğimde sönmeyen ateşler içindesin...


anlatamam seni gözümdeki yaştan
çöz gecelerin düğmelerini
doğsun güneş, batsın güneş; yeni baştan!






Şaban AKTAŞ
19.06.1998