yanık yanık kokar hayat. . .kopsun nesi varsa kainatın yeter’ki bu ızdırap dinsin. . . // rüstem emmi // bir kadın gelir kadın bedeninde delikanlı yüreği taşıyan bir kadın daha, dokundığın ilk anda ten’le bedenin farkını hissettiren her dokunuşunda, bir yenisini özlettiren lanet edersin onsuz geçmiş her gününe minnettarsınızdır yaşattığı acılara bile. . . sonra gider birgün öyle bağıra çağıra’da değil seven her kadın gibi, sessizce ardında, söndürülemeyecek bir ateşi yakarak dönmez, sözünden’de gittiği yerden’de yaşanılan her an, anı olmuştur artık bir zalimin bıçağı gibi, yüreğini dağlayan çaresizliklerin en acımasızıyla kala kalmışsındır u n u t a m a m a k. . . nafiledir unutmaya çalışmak bir kesiğe değen tuz gibi canın acıya acıya hatırlarsın kokusunu işte o zaman yanık yanık kokar hayat, haktır, sevdiğini kaybedene yas tutmak hayatla yeni bağlar kurmak istemezsin yeter yüreğindeki zincirler artık ne kimse incitebilir, ne’de üzebilir seni sen, kendi kendine yaparsın bu işi hüznünü taşırsın hep ziyaret günlerinde adı hiç okunmayan yatılı bir çocuğun yorgun ve kırgın bir adamın romanını yazabilecek kadar, yorgun ve kırgınsındır hayata ve kendine. . . hayatla ölüm, hep birbirine değer içinde bir yerlerde artık geçmişini anılar geleceğini vuslatı olmayan hasret kanatır. . . başedemezsin. . . yarılsanda inleye, inleye kurumuş bir nehir yatağı gibi bir damla suya hasret, ya katlanacaksın ya’da canını acıta acıta söküp atacaksın yüreğinin teninden a t a m a z s ı n. . . öyle canın acısından’da değil k ı y a m a z s ı n. . . ondan kalan acının hiçbir zerresine. . . her aşkın bi’sonraki sevgiliye ihanet olduğunu bilmeyenlere kızılır mı ? kıskanılır mı bilmem, ama ne mutlu dersin ne mutlu defalarca sevebilip, hasret nedir çekmeyenlere. . . acırsın sonra’da kendine, kendin gibilere ömrü hayatında bir defa sevip bin defa ölen, yaşayan ölülere. . . sessiz, suskun, ahraz’ca. . . ............ kıyı ege köylüsü..... . |
sevdiğini kaybedene yas tutmak"
burada kaldım.