Çoğul Yalnızlıklı Şehir...Şiirin hikayesini görmek için tıklayın En sevdiğim şiirim bu desem diğer şiirlerime haksızlık eder miyim bilmem? Bir Şubat soğuğunun biraz aç, biraz yorgun, biraz düşünceli ama kesinlikle aşık kesiti... Bir aşığın gözünden İstanbul aksın bırakın yüreklerinize... Şiirler yazıyorum ben yine sana En özlemli, en duygusal, içimin en çok sana taştığı zamanlarda şiirler yazıyorum Bu hiç değişmiyor.. Sabah kalkıyorum sıcacık yatağımdan, Yürüyorum caddelerinde İstanbul’un Bir martının kanatları getiriyor bana nefesini Yüzümü yalıyor bir rüzgar misali.. Otobüs şoförünün biletler arasında sıkışmış hayat çığlığı çıkıyor kornasından. Çöp konteynırından fırlıyor siyam kedisi Tüylü boynunda tasması.. Kimbilir hangi sıcak yuvasından kaçmış, Gözleri sahibini aramaklı.. Neden sonra bir cafeye giriyorum. İstanbul’un garip isimli cafelerinden birine Günün gazetelerinde hep aynı haber.. Sevgililer günü için hediye alternatifleri,güller, Kırmızıya bürünmüş saman kağıdında her yer.. Bir sıcaklık yakıyor boğazımı kahvenin telvesini yudumlarken İşte o anda sen geliyorsun aklıma... Üşüyen ellerin geliyor Ellerimin sıcaklığını hissediyorum, Ellerim ellerini arıyor.. Sonra yine takılıyorum İstanbul’un can sıkıcı trafiğine. Yürüsem daha hızlı ilerleyeceğim biliyorum, Sıkılıyor, iniyorum.. Voltalar atıyorum.. Taşlar bırakıyorum boğazın serinliğine.. Sevgililer gününe saatler kalmış... Yanımdan iki sevgili geçiyor, Kız sevgilisinden tek taş yüzük istiyor Durup düşünüyorum yolun ortasında, İnsanlar garip garip bakıyor, Sanki benden garip hiç bir şey yokmuş İstanbul’da İstanbul soğuk bugün diyerek kabanımı çekiyorum boynuma kadar, Hava serin.. Düşünüyorum da ellerime yakışan en güzel takı yine senin ellerin.. Ne işi var ellerimde, boynumda, kulaklarımda anlamsız altın denen metallerin Hava gürlüyor, Işıklar çakıyor gözlerinde İstanbul en güzel yağmurlarını akıtıyor insanların üzerine Ve her damla aşk olarak geri dönüyor yeryüzüne Sevgililer bambaşka bir özlemle sarılıyorlar birbirlerine.. Yürüdükçe kayboluyor suda ki ayak izim, Nasıl olduğumu sorma, Ben bu günde sensizim! Acıktığımı anlatmaya çalışıyor karnım, Ama hiç bir şey istemiyor canım Bir ufacık simitle geçiştiriveriyorum kahvaltıyı. Şiirler geliyor aklıma, Kalemim yok yazamıyorum.. Aramadın bir haftadır.. Hakkım yok, işin yoğun kızamıyorum.. Trene biniyorum neden sonra, Arkamdan koşuyor çocuk düşlerim Beni sakın bırakma buralarda dercesine koşuyor.. Bu sefer üşüyor ellerim.. Ne olur döndüğünde yine gel, yanıma sokul.. Sensiz o kadar boş ki, Tüm garipliklerine rağmen, İstanbul... Şubat’05 Elif SEZGİN |
selam ve saygılarımla..