Bülbüller Hayâ Eder
Dava deyip saldırır, asâbiyet hep sersem
Göz kararmış bir kere, kör basiret ne desem Akıl terki diyârda, hayalleri teneke Bir kuru sevda ki gör, sevdalara pür leke Mevlâna’ya laf atar? Moğollarla barışık Üzülsem mi gülsem mi kafam karmakarışık Akif ‘de çok çekmişti ve yarası derindi Tutturmuş bir ham hayal bilmem kime yerindi. Bülbüller hayâ eder Şeb-i arûz dinlerken Göreceksin ceddini semazenle inlerken Mevlana’dan rengârenk… Cennet ararsan cennet Yıldızlar cezbelendi Mecusi’ye de himmet İnançsızlık içinde yüzerken bak sineler Yavrular tiner çeker ve sarsılır analar Peki, sen ne yaptın sen? Anlatsana hünerin! Kaleminde hezeyan ne desem ben aferin Nasıl da gürlüyordu bıyıkları titrerken Ve kendimden utandım, Çamlıca’ya giderken Mevlâna’ya eş olmuş savuruyor naneler Adam büyük baş olmuş hep aynı teraneler Duydum ruhum sarsıldı ayrılık pençesinde Der “Mevlâna Türk değil” Mesnevi lehçesinde Âkif de Arnavut’muş ki marşımın hür sesi O Arap ki köleyim Güllerin Efendisi On dört asır yaşadık Türk Arabî Farisi Sarıl vatana sarıl, hikâyedir gerisi!... 07.03.2006 Bursa Ömer Ekinci Micingirt |