DÖNÜP GELMEZSE HİÇBİR ZAMAN
Kor hüzün deminde
Son teşehhüt miktarı zamanı sonrasında Şehamet töreni arefesinde… Son ictimaya an kala Bakışlarında ızdırabı Şakaklarında biriken solgun yazgısıyla… Nice üç talimleri de sahipsiz bırakarak En anlaşılmadan yalnızlık hafakanında Zalimin okyanuslar içinden duyulmadan feryadı Yetimlerin geleceği saklanmadan emin ellerde Bir kafir tohumundan secde eden bir çınar kıyama doğmadan Yolunun üzerinde örümcek dokuması zincirler kırılmadan Ve .... O giderse Dönüp gelmezse hiçbir zaman Sonra Biz, susamış gönüllere ’hikmet’ suyunu içiremezsek Biz, lisan bilmezsek Veya anlamazlarsa Ve susarsak gerçeğe Yani korkarsak Yokluğunda ölüm gösterirse otuziki tekmil dişini Yokluğunda pusu kurarsa hayata ince kol sokaklarda Esaretin izdüşümleri gölgelerse yazılan alınyazısının açılımını Söyleyin Hangi seçilip beşaretlenen Mevlanın eliyle beslediği Şeytanın beşiğine dokunamadığı Ölülere cennet ruhu üfleyen Hayat dağıtan ölüm törenlerinde Abraşları iyileştiren Meryem’in doğuya çekilerek yol gösterdiği Deccalı gözetleyen/ çarmıha geren Çan seslerini yokluğa mahkum eden Ezan sesleriyle uyandıran Efradının yüzünü güldüren Rahiplerin yüzünü çeviren Hangi betül oğlu… Soluğuyla eritecek bu karanlıkları Kim bayraklaşacak zulmete karşı Kim aşka kanatacak sinemizi Kim ayrışıp tehditleşmekten bizi kurtaracak Bizleri göz bebeğinde saklayacak Şimdi o giderse Dönüp gelmezse hiçbir zaman… 15.01.2013 |