gidiyorum
istanbul...
rüyalar kenti taşı toprağı altın breh breh breh dinlemiyorsun sen beni dinlemek istemiyorsun ya da ne bileyim belki adam yerine koymuyorsun bunca kalabalığın içinde her neyse ne sen ne de içindeki milyonlarca insan anlayamıyorsunuz beni ey istanbul ey şairler kenti ey dizelerin vazgeçilmezi güneşin en güzel doğduğu kent bakamıyorsun bana bakmak istemiyorsun belki ben ki sana şiirler yazdım acıların paylaştım kan renkli şaraplar içtim şarhoş oldum şerefine ... ve sen istanbul u böyle güzel kılan mutlu kılan güneşin doğuş sebebi şiirlerimin en güzel ilham perisi göremiyorsun beni görmek istemiyorsun belki -görmezden geliyorsun- yok sayıyorsun beni acı veriyorsun bana biliyorsun değil mi yakıyorsun her gün senin için çarpan bu kalbi gülüyorsun belki hoşuna gidiyor can çekişmem gözlerinin önünde ahh boynumda bir ilmek közler üzerinde yürüyorum yalın ayak biliyorum öleceğim ama yine de yürüyorum gönüllü gidiyorum senin için göremiyorsun görmek istemiyorsun hala görünce içinin yanacağını biliyorsun biliyorsun pişman olacağını gidiyorum....ama ’kör olasın demiyorum kör olma da gör beni’ |