ışıksız pervaneelimi her havaya açtığımda üstümden geçen kara bulut dünyanın en ücra yerlerinden alfabeler getir bana dili lal dişi kitli sevdalıma kendi dilimden kelimeler yontacağım belki de gülümser kim bilir o gülüşüne tutunacağım neden hep ben örs kalıplarına düşerim potalar döndüğünde ondandır kum ağlarım küçük odalarımda ceviz ağaçları dikmişim talan bağlarıma çelik çekiçlerin suyu sende mi söyle şaşkına düşmüşken düş perilerim ulu defterler koyuyorsun kucağıma hep beni mi seçersin bu kahpe devr-i devranda bir bakımlığına nasıl ezberlerim bulut alfabeler getir bana kendi dilimden bu pervanenin önünde ister ışık ol ister olma kasım |