ne çok kelime vurgun yedi/dilime sen düşünce..Mavinin tüm tonlarında bir gezinti bu: bir çiçeğin dalında yeşile karışan, bir menekşenin yaprağında kırmızıya dost olan, gökyüzünde beyazla buluşan… canımın yapraklarını savururken rüzgarına; gül kokusundasın. bir gökyüzü hayal ediyorum sana, bulutun gölgesi ben. fısıldarken yağmuru gülüme her inen damlada seninleyim; sana dokunmadan, senden ayrı kalmadan… tek bir dokunuş parçalanmaya yeter biliyorum, bunu en derinimde hissediyorum. sen bana böylesi yakınken şimdi, nefesimdeyken tuttuğum, sesini bıraktığın rüzgarı soluyorken bir tek an yetecek; paramparça, anlamı dağılmış… hayatın çetelesini tutmaya takat bulamazken senin çıtırtılarına yoklama alıyorum; dilimin git dediği, gözkapaklarımın kendinin kapayıp soyutladığı anlarda... bir kadın bir bebek bir yürek ve ışığını yansıtmış bir elin misafirliğinde safi bir zamanın yolculuğunda gülümseten bir anın geliyor gözümün önüne; tebessüm yansıyor aynaya, gözlerim aralanıyor. aynaların sırları dökük, camları parlak ve keskin, buğulu bazıları... denizin yeşile karanın çakıla döndüğü zeytuni bir gecede elanın karmaşasını düşünüyorum gözbebeğinde... sen ah sen!... nasıl tarif etsem; hep biraz uzak hep biraz eksik kalır kelimelerim. sen gel sen ve gör sen; neler de ki, nereler de ki imler canlanır, hangi şiir kıskanır düşe-kalanları... tüpsüz daldığım derinde yalnız ve sen-siz, ardımsıra kalakaldığın bir derin mavi… ve bil ki sevgili sana birkaç nefeslik ömrüm var. adım adım kalsın kopup giden içten bir gülücükle içinde acı bir tını, ellerinde dikenli gülleri, ayakları için gitmeyen yolları… ne çok kelime vurgun yedi dilime sen düşünce, yüreğimi tüketiyorum en güzelleri seni bulsun diye; aklım karışıyor, aldırmıyorum... neyse, neyse, neyse… her neyse?.. (...) |
seni bulsun diye;
aklım karışıyor, aldırmıyorum... "
varır mıyız gittiğimiz yerlerden , güneş yanığı ten ...bir dil emanet direncin zor gününden aksak , bir el bileğinden kopmuş çolak, görür mü gözler her tonundan maviyi dersin gökkuşağını içmişken geçmiş izler....görüşürüz diyemem...bilemem de
kim bilir bir şiirde tanışsız öylece alnında onur teri akıtırken ..vefa ya da ...insan olmanın tüm kutsiyeti adına... son noktasında ...şair adını yazdığı yerde ... utancın şimşek çakımı gözlerinde...ki ...bu bile ar iken ...bir zaman inandığımız şahitlik ederken... yer katmerlenmez mi içine çekmeye, gök ittirmez mi sırtımızdan karanlığı yitsin diye.... ve tanrı ister mi ...topraktan önce...görmeyi....yargılamak için bile olsa ...ölüm bile çok fazla...bize bundan sonra...
dedim gitti bende :)) Bağışlayın ne olur.Nazarlık niyetine kabul edin bu duygu yüklü güzelliğin sinesine.
Kalben kutlarım gönül emeğinizi.Teşekkürler paylaşım için.Saygılarımla.