Islaksın,babam,kapılar
Islaksın
Mumun yanarken ki bıraktığı damlalardan İp gibi yanıyor bedenin İçinde yalnızlığın uzak sesi Sarılıyorsun gün ışığına Kaç defa kaçtın karanlıktan Bir yanın yanarken Islaksın ... Mumun yanarken ki bıraktığı damlalardan Ölümsüz mü sandın içindeki yangını Bir gövde kaç ip barındırır Çıkamadın bir mumun içinden ,,,,,,,,,,,,,,,, Babam Demir yolunda bir işçiydi babam İlk yükünü evden alırdı Erken büyümenin yorgunluğundan Babasız büyümüştü Erkenden evlendirilmişti annesi Birde kız kardeşi vardı bakacağı Oysa hep okumak istemişti ... Ailesi defteri Rayları kalemi oldu bir ömür Yazdı yazdı vagonlarla İçindeki bütün yolculukları Babası da işçiydi Ölmüştü Daha on sekiz yaşında Sarıkamış denen o buz dağının altında Her ikisi içinde Sadece kelimeydi baba Ondandır bazen Bir toz gibi ezik Bazen aslı taş gibi sert ,,,,,,,,,,,,,,, Kapılar Bir zamanlar kapılar vardı Yağmur yağınca elma yanaklı olan Bardak bardak su içerdi ahşaplığı Ses verirdi dövülüşü kabuk bağlamış yaralara bir zamanlar kapılar vardı çiçeklerinde hatıraların biriktiği kaç mevsim kokmuştur bilinmez her biri dün babaannemize kokmuştu ... ölüm sıralı ise sonra babamıza bir zamanlar kapılar vardı açılması sevinç kapanması acıydı neşeden boğulurduk sürekli açıksa güvendi komşularımız o zamanlar şimdi kapılar taştan soğuk anlatıya demir kapıyı kapatanlar geri gelmiyor Akif Tütüncü |
şiir olarak iyiydi..acıları yaşanmasındı bir daha..