yara vatanen nankörü kim dir bir coğrafyanın dağındaki çobanı mı meşe yapraklarını otlatan simli derelerin suyunu yanan bağrına bağlayan mı yoksa tunç kurşun kovanlarında mazisine ağlayan ve kül rengine dönmüş ufkunda bulamayan kimdir bir coğrafyanın en nankörü susun...’ her zıkkım kadeh diplenince güneşi sıvayanlar susun dilinin ucuna gelen kelimeleri yutanlar yuttuğunuz her kelime emperyallerin kanlı embiryosu geleceğiniz kimlere gebe bilerek susun kim eğilir kim kırılır adam olma mihenginin yüzüne yağ sürülmez güdülmez tavşan yüreklerle yılkı atları burası anadolu güzel atlar ülkesi yelelerinde kanatları hangi ana koçyiğit doğurur hangisi kös’te gizli bilinmez bir coğrafya ne tepsiye sığar ne saray masalarına ne çalar tadı ekşi mi tatlı mı acı mı her usta anlamaz her damak tadamaz hey...goca veysel hey ay dolanır gün dolanır görürüz hangi kan sürülür kurban ağalarının alınlarına en nankörü kimdir bu dağların derelerin bağ bozumu sarı renklerin kuşburnu çalısından kalemi korkma,bu topraklar er dolu evliya dolu yutma kaleminin ucuna geleni kasım |
kefaretini ödüyoruz insanlığın kıblesini ararken
zaman hüzün sıvanmış y/anlarını bileyliyor
gırtlağımızda sıkışan heceler sesli birer bomba
kanaviçe düğümlerle acıya teyelleniriz
-"kan kardeşliğinden" ötesi için-
teşekkürler şair
çok teşekkürler şiir okuttunuz yine
saygıyla