sır /ılık/ selam
sır ılık selam
sır ılık kelam ve sırılsıklamı deyn aldım bugün can terzimin iğneleri bukalemun kayışların son durağı kendimin şems’i ihlasa kefe(n) bulur santimler şişler kıvıran kimlikler orda doğdum oralıyım hak rızası için severdim seni kem gözlerin hiçliğimde erirken hiçliğim kendimin elinde kalır belki de tubaların gamzelerini güldür bugün kırılma kıskıvrak sığınaklarıma uç reva bulduğun yere münasip değilim sana belki de kaçın ve sığının ona o zaman bütün ihanetler gaiptir yanımda gönlün rahat uyusun yeterki anahtarını açtım kapıların adımlarım kirlidir yolu şaşırırsın yaşlıydı gözleri havva’nın katıksızdır benim sevgilerim de ki: emanet vardır gerçek seslerde düşlerde kaldı utangaçlık zülmettim kendine kadir kaftandır herşeye.. ben edermi bulmadan ekmek için emek verecem bundan böyle kim öle kim kala ’kalan sağlar bizimdir’ düşlerle örülmüş şiiri terkedercesine şükrediyorum şimdi sellere kırılma sil gözyaşını hakkını helal et olsun ihlastan öte gör hatalarımı kınanmışlıklarımda özür borcum var bilesin kamçısı ağır olsun sırtım terlidir riya kokmadan kaçayım hafiften ıslıkla.. yunus tapancı.. |