" Bir tek Ankara omuzlar yalnızlığımı "Öznesi olmayan cümlelerimin yükleminde gezinme bari Masamın kısa ayağına koyduğum düşlerim kadarsın Ben, yağmurları ellerinden tutarak getirirdim sana Sen, ölümcül mevsimlerin koynunda bırakırdın kahvesi solmuş gözlerimi Hiç bir turna Ankara’ya tünemiyor artık Ve bu şehir her zamankinden daha fazla oynaşıyor düşlerimde Sol göğüs cebime harçlık niyetine ihanetini koyduğundan beri Ankara senin gibi kokmuyor bu gece Ve malûm bir kadın hüzün emziriyor simsiyah göğüslerinden Beni arama ayak izi bırakmadığım rimeli akmış kaldırımlarda Sustuğum zaman gülmeli gözlerin Bilirim, küfürbaz bir şaire tahammül edemezsin sen Saçlarımın kır düşmüş tarafıyla gurur duyar mısın söyle ? Bu şehri tedirgin etmeden anlat hikayeni, Her ayrılık, yeni sıcaklıklara sokulmakla aşılır Yalancı şairlerin şiirleri bir asır sonra sönecek mumdan sonra anlaşılır Ben hâlâ unutkanım, Ne kahvesi kaldı aklımda gözbebeğinin Ne sağ omzumda siyahlığı saçlarının Her yalanı gerçekmiş gibi öpüyorum alnından Minyon tipli bir sevda masalıyla kandırdığımız, Bütün anka’lara özür borcumuz var Kaf dağının arkasında ağlaşan çocuklara aldırma Rujlu izmaritler toplayarak, Tütün biriktiriyorum tabakamda Fahişelerin alaycı bakışları umrumda bile değil Bir tek Ankara omuzlar yalnızlığımı Artık ürkek yağmurlar sıvazlamıyor sırtımı Mevsim, yüz eğen yanıyla tutuyor ellerimden Yanağımda eski zamanlardan kalma kirli bir ıslaklık Aşk, düşük sancılarıyla boğuyor düşlerimi Susalım o zaman, Öl dediğinde, Çürümüş cesedimin farkına varacaksın …………………. ------- aras --- |