KÖŞE BUCAK
Güneş doğuyor İstanbul’un üzerine,
Işıldıyor erguvanlar, İstanbul gülümsüyor. Köprü yavaşça geriliyor, gözlerini ovalıyor, Ve gelecek misafirleri için hazırlıyor kendini, Dalgalar çarpıyor kız kulesine... Uykusunu alamayan Kız Kulesi ayılıyor birden . Beylerbeyi Sarayı açıyor tüm kapılarını Hakanlarına, sultanlarına, Hala hatırlanmayı, beğenilmeyi umarak. Sabahın bu erken saatinde başlamış Ayasofya, Askerlik anılarını anlatmaya. Topkapı Sarayı yine kapanıyor içine, Korumak için en kıymetlilerini. Sultan Ahmet almış eline simidini, çayını kahvaltı yapıyor, Ve Ortaköy vermiyor kimselere kumpirinin tarifini. Rumeli Hisarı yine çekişiyor Sarıyer ile, Övüyor da övüyor kendini. Emirgan laleleriyle fotoğraf çektiriyor. Galata, paylaşıyor balık ekmeğini martılarla. Kuzguncukla Bostancı kaptırmış kendini tavlaya. Moda süslenmiş püslenmiş ağırlıyor sevgilileri... Kanlıca almış eline yoğurdunu kaşıklıyor da kaşıklıyor, Çengelköy azıcık almaya çalışıyor da paylaşmıyor. Kalkan trenlerin ardından el sallıyor Sirkeci. Ve kucaklıyor, sonunda kavuştuğu yarini Esenler. Fayton sesleri geliyor Adalar’dan. Elinde bastonuyla gezinirken Gülhane, Anımsıyor ceviz ağaçlarını, İç çekiyor kederli kederli. Eminönü çok içten okuyor ezanını. Küçük Çamlıca’nın arkasından beliriyor ay. Ay düşüyor İstanbul’un üzerine. Fatih Sultan Mehmet’in sesi duyuluyor, Son tren varınca Haydarpaşa’ya, Önce Anadolu Hisarı Kapıyor gözlerini, Sonra İstanbul... |
Kalem ve yürekteki duygular daim olsun. En içten selamlarımla. Nice şiirlere.