gecedir uzak bir göğün altında eteklerinde iyot kokusu soluyor gömme balkonlarda
tırnak diplerinde kalan toprakta boy sürmeyen umutlar emekçi vardiyaların tezgahında dökülürken aynı kalıba
çığırtkan martıların arasından havalanan allı turna yorgun selamlar topluyor sabahçı kahvelerinin tahta masalarından
’eğer bizi sual eden olursa boynu bükük benzi soluk yar söyle’
...
efkar yüklü kervanlar geçer yüreğinden göğsün tül perde görünüyor hiç bir terazinin tartmadığı gri tondaki hüzünler
dışın esrik bir taverna için acılarla durmuş halaya billur akşamlarda sıra servilerin söylediği sevda türkülerini unuttururcasına
kambur dünya eğildikçe yükseliyor insan beton binalara öykünen kalpler soğuk belkide buzdan
oysa toprak toprakta çürüyen başak bekler gözlerinde yağmur taşıyanları
kapkara zaman ağarırken saçlarında sitemli yalnızlıklar tüter iç içe geçmiş evlerin bacalarında ergen çağına varmamış çocuklar en güzel masallarımızı satıyor bu kentin mor ışıklı sokaklarında
kalk gidelim güneş çoktan yürümüştür ovalara dağlarda gün batmadan gidelim
ağulu bal olsada kınalı ellerde süzülen kurtlar sofrasında aç kalkmadan gidelim günden esirgediğin atlas tenini hoyrat karanlıklar yırtmadan gidelim
kalk gidelim yorulmadın mı ölüp ölüp dirilmekten kalk n’olursun bir defa ölmek için gidelim
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Kırmızı Kiremitli Ev şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Kırmızı Kiremitli Ev şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Şiirinizi beğendim.Yalnız biliyorsunuz, -de, -ki bağlaçları ile -mi soru eki ayrı yazılır..Şiiriniz bana Behçet Necatigil'i hatırlattı.O da şiirlerinde hep evleri anlatırdı.
"mutlak bir yarın ayırdım kendime dağlarımdan damıtarak ve yaralıyım Bagok kadar ah, diyorum; şu karanlık! şu bahtım renginde utanç atmosferi: hiçbir gelecek paklamaz seni!" diyordu bir şair
acıları damıtırken, bizi de paklayamayacak bir gelecekle uyanıyoruz her sabah
bahtımız renginde bir utanç atmosferi
hatırladım önce, daldım, çocukluğuma uzandım...
kırmızı kiremitlerden yağmur süzülürdü, annemin elinde bir leğen
biz dam aktı derdik, aslında ev ağlıyordu
ihtimal bir kaç sene sonra yıkılacaktı
ilk arkadaşlıklarımı, ilk oyunlarımı, ilk ağlayışımı , ilk yediğim dayağı
ilk kaçışımı, korkumu, üstümdeki tozu....
ne çok şeyi hatırlamışım bir şiir ile , tekrar dönmek imkansız
hiçbir zaman o zaman kadar mutlu olamayacağız hiçbirimiz, farkındayız
bu yüzden içimizde deruni bir suskunluk
yaralı bir özlem...
yükselirken sokaklarda evler, ki toprağa adım atmalar mesafeli
nefes alışlar ihtiyar, her vakit hava raporlarında mutedil dalgalar
koynumuzda acı besteleriz, ki hiçbir türkü duymayacak bizi
biraz sızılı da olsa, bir dilim mutluluk tattığım günleri hatırlatan şaire
Yazana, sesiyle mısralara can verene,
teşekkür ve tebriğimle.