kokan duvarlar..
sakalını sıvazladın bırakıp giderken yüreğimi
denkleştiremedim bal suyu çıkan yolundan kovanı yanklardan yarım litre almaya geldim firar gözlerim santim santim büyümekte boyutsuz gönlümün ruhuna karıştı makaslananları gördükçe tütün içesim var devran döner sakat kalan kuşlar uçmaz ineklerden sütler sağmaz koptuğu zaman ateş kokan duvarlar! ne sen bitirebilirsin bu aşkı ne de ben gelinliğin yüreğimin bir köşesinde oturtulmuş siftahı açmadan kovmam ben gemliğimi taşınıyorsan taşla taşınma gel iki kilo da bulgurdan koy kardaş.. boşun firakını testiyle doldursan dinmez yitirdiği iklimin denkliği incinmesin yüreğin kuşumun kedisi neler çevirdiğini bilirim de konuşurum kanlısın kanterlisin kaprislisin görüldüğü üzere ben gönlümün yarasını hüda eyledim hüdayı buldum hüda da gönlümün yarasına derman çeltiklerinde upuzun kırmızılıklar durağan kızamık kırlangıçlar düzen yolcusu uçuşan diferansiyeller nikotin tüketen lifler lamlar lambalar mimler minderler kağıt kokan basirler bin dertten kimliksiz kundak gezdirenler dağılmış hayaller dini için din olan din.. hayalar hayaller şiirin ses vermediği yıllar yosun yorulmuşlukları saate işlenen cep telefonu sorgulanmış arızalalıklar 34/10 bunlar işte bedenimin terzisi... şimdi sen söyle ismini? yunus tapancı.. |