Mapushane Günlüğünden ...
Daha ilk adımında titremeye başlarsın;ama korkudan değil hani.
Ayak seslerin yankılanırken koridor duvarlarında binbir acabalarla yol alırsın yalnızlığına. Sessizlik gitgide artan bir çığlık olur içinde;önlenemez... Her adım atışında yaptıkların değil,yapamadıkların gelir aklına... Ve sonunda bir köşesinde bulursun kendini hayatın. Terkedilmiş,karanlık bir duvar dibi... Anlam veremesende en sessiz anlarını yaşarsın ömrünün, ızdırap içinde.... Burada zaman ilerlemeyi bırakmıştır. En dibe gömebilmek için seni saatler çalmaz olmuştur. Burada zaman herkesin çok isteyipte kimsenin akıtmayı beceremediği o iki damla gözyaşı olmuştur. Bir sigaranın tadını en çok burada alır insan. Dumanında boğulurcasına alınan her nefes alayına isyan edilerek bırakılır. Öyle haybedende değil ha; adamakıllı sıkılır burda eller. Yalandan laf olsun diye değil,gülüşlerin en içteni vardır insanların yüzünde. Yaşanan her kederde, söylenen her türküde belirgin bir lanet okunur bu yalnızlaşmış taş duvarlar arasında... Kimse beklenmez burada; kimse gelsin istenmez. Her gidiş en başa sarar yaraları çünkü. Herkes hasret olup burcu burcu tüterken gönüllerde ; gelse de , kimse koşa koşa gidemez sevdiğine... KORKAR gitmelerden. Yani anlayacağınız hiçbirşey tamamlanmaz burada. Herşey eksik,herşey yarım.. Bütün cümlelerin sonu hep ayrılık olur. Tüm bakışların sonu gözyaşı... Her gece ardından kahır dolu karanlıklar bırakıııır durur... Yani anlayacağınız hiçbirşey tamamlanmaz burada. Kimliksiz Saatler (Engin MAĞAT) |