En Kötüsü…Yürüyorum, hedefsiz bir çocuk gibi… Ya varmak ya boşa bağlanmak Sebepsiz oturup ağlamak, haykırmak Hiç uğruna var olup, boş yere yok olmak Yürüyorum, prangasız hayat denkleminde Sağım uçurum, solum sonsuzluk… Bakıyorum, duyuyorum, görüyorum, anlıyorum. En kötüsü, anlatamıyorum… Yürüyorum, eller cepte, umutlar hep hayalde, Yaşıyor, yaşlanmış bedende… Seviyorum, sayıyorum, anlıyorum En kötüsü, kaybediyorum… Yürüyorum, sessizliğin eşiğine… Çekiyorum çilemin en acı yudumunu, Tıkıyor titrek gırtlağımı, En kötüsü, kayboluyor dumanım… Yürüyorum, pusulasını kaybeden kaptan gibi… Sallanıyor sandal… Tutuşuyor yüreğimdeki acılar, En kötüsü, yorgundur pulsuz kaptan… Yürüyorum, kelimelerin yan yana dizilişine doğru, İnsanlar ateş kutusunda Umutlar, yokuş tuzağında En kötüsü, son söz eşittir sonsuza… Yürüyorum, emsalsizler in gizemlerine, Bir ruh sallanıyor kadehte, Bırakıyorum deminde… En kötüsü, yok oluyorum ilk seferi yerinde… Yürüyorum, günahsızların kovuşuna doğru, Ellerimde nasır, Gözlerimde imkânsız bekleyiş, En kötüsü, bırakmıyor kötü sahneler… Yürüyorum, sicim sicim akan gözyaşlarımla… Hasret çekiyor beni bekleyenler Bırakmıyor üstümdeki lekeler, En kötüsü, son filimin sahnesi bende, Yürüyorum, Antalya’nın ta göbeğinde, Elimde kadehim, cebimde umutlar… Üstümde kokuşan entrika En kötüsü, hiç yere soruyor beklentinin gizemi… Yürüyorum, dileğimi tuttuğum yere İçimde derin enkazlar, Yüreğimde sevilen bir kız var. En kötüsü, ansızın gelir hıçkırıklar… Yürüyorum, kirli cebimde… Kaybolan, hiçe sayılan, ben! Umursamayan umutsun sen, En kötüsü, yokuş olmadan iniyorum merdivenden… Yürüyorum, matem sayfalı sokakta Soğuk, yok eden sevgiliye inat. Cebimde çıkarıyorum ellerimi… En kötüsü, gidiyorum bu cepsiz şehirden… Hikmetullah YETKİN |