SAKLI SEVDA..!
Biz yalnızlığımızda sakladık sevdamızı yıllarca,
Kimseler bilmesin duymasın diye. Kimi yasak dedi bu aşk’a, Kimi haram...! O yüzden kırk yıldır, ...Kanar durur benim bu ince yaram...! Hayat’a hep geç kaldı bu adam, Yada hayatı hep beş geçti vakitler, Hiç usanmadım, Hep sevdim ben; Bir türlü ayarı tutturamadan. Sensizlik benliğime eş oldu ey yar.. ...Yazıp durdum, ...Çizip durdum, ...Tuz basa basa çürüdü yaralar..! Yıllardır azıcık mutlu olalım deriz, Hep ters giden birşeyler bizi yoklar, Biz kaçsak da kötü kaderden, Ne mümkün hep mutlu bir anımızda yakalar, Kimsenin canını yakmadık, Birilerinin acılarının üzerine, Kağıt helvadan bina yapmadık, Temeli çürük bina kurmadık...! Sevdik sadece, Hasrete katlandık, Yıllar yılı her gece uykusuz sabahlara uyandık, Kaç mevsim değişti, Kaç yıl geçti, Çok kahırlar çektik, Çok gizliden gizliye ağladık, Sen hep içine attın, Sen benden dayanıklıydın, Sen hep İçine atsan da gözyaşlarını, Ben hep dışa vurdum, Saklayamadık, Ama dayandık usanmadık, Kimselere duyurmadık, Bir Allahımıza bir yalnızlığımıza sığındık, Başkada bizi anlayan bulamadık..! ...Bu koca şehrin katran karası, Her bir santiminde gizli tüm anılar, Caddeler sokaklar, İskeleler rıhtımlar, Vapurlar, Eşlik ederdi bize, Simit attığımız martılar... Şarkımızı söylerdi çığlık çığlığa dalgalar, Şimdi bir hasret türküsüne, Mahküm etti bizi anılar...! Anılarımız bile bizim gibi, Hayata hep geç kaldılar, Yada hayatı hep beş geçe olduğu için, Mutluluğu yakalayamadılar...! Ey yar...! Gel desem gelirmisin, Yaş elliden sonra.? Bitirelim bu hasretliği, Bir katran karası İstanbul gecesinin tenhasında, Perdeleri arala, Dokun dokunabildiğin kadar, Gözlerimizin seliyle yıkansın mazimiz, Yıkansın yarınlarımız, Semaha kalkalım el ele, Avuçlarımız dün gibi, Allaha açılsın yalvarırcasına, Çığlıkcasına, Sevgi mabedimizden çıksın dualar, Haykıralım yerlere göklere, Aşkımıza ses versin, Gökteki kuşlar, Yerdeki börtü böcekler karıncalar... Dile gelsin canlı cansız tüm varlıklar...! Varım dersen, Bizim için, Kırk yıllık bir sevda uğruna, Bizimle birlikte Semah’a duracaklar...! İzin ver; Yeniden yazılsın gönül sayfamız, Isınsın ruhumuz bedenimiz, Yipranmiş Vakitlerlerden bir sabah, Çala kalem gelsin hasret çeken yüreğimize mutluluk, Son bulsun ömrün, Son çeğreğinde, Son bulsun acılar. Son bulsun hasretler, Sayende bizim olsun varlı vakitsiz yaşanacak zamanlar, Bizim olsun kalan sevdalar..! Değmezmi çektiğimiz bunca, Bunca beklemeğe yar...! Açılsın artık gizliden gizliğe, Sevip yeşerttiğimiz tomurcuklar, Erisin karlar sökülsün buzlar, Aksın ırmaklar, Kırk yıllık mahkümiyet son bulsun, Bırakalım çağlasınlar... Bırakalım kaderi yazanlar, Birazda bizim sevdamızı aşk’ımızı yazsınlar, Bir ben yazdım yıllar yılı, Sen izin vermedin diye okumadılar, Bırak artık bu inadı, Yazılsın bir destan daha kaybolmuş düşlerimizin, Yalnızlığına eş olan sev’damızı okusunlar..! Yoksa kimse bilmeden, Bu sevda, Zahirden ahir-e dek sürüp gidecek, Kimseler bimeyecek... Mahşer olacak saklı sevdamız, Bırak nolur, Bizim sevdamızdan yazılsın, Bir destan daha, Son destan yazılsın, Kırk yıl beklememiz buna değmezmi, Ey yar...! 15 Aralık 2012 06.53 İstanbul |
kah doyurmuş bir meyveyi suyuna, kah çürütmüş kökünü bir filizin..
kah ıslanmış aşkla kah kurumuş acıyla..
emeğine sağlık yüreğinin, can kalem...