Bera bin Malik
( Şehitlerim, Can Şehidlerim: 50 )
(Hz. Ömer zamanında Yemâme’den sonra Ahvaz Savaşı’nda şehid düştü) Berâ bin Mâlik (RA) O, küçük yaşta iman aşkıyla yetişmiş, Güzel Enes bin Mâlik’in kardeşi imiş, “Allah ve Cennet” sözünü çok söylermiş, Savaş meydanının yıldızı olan Berâ’m. Berâ, hiçbir savaştan geri kalmamıştı, Allah için şahadeti aramaktaydı, O, yatakta ölmekten endişe duyardı, Dini İslâm içim savaşlardadır Berâ’m. Yemâme’de düşman saflarına saldırmış, O savaşta Hâlid bin Velid komutanmış, Berâ, yüreklice, cesurca savaşırmış, Allah aşkıyla kılıç kuşanmıştır Berâ’m. Komutan “Allah’û Ekber” diye haykırdı, İleri atılmış ölümün sevdalısı, Mü’min’i aşka getirdi O’nun narası, Hâlid bin Velid’in gözdesi olan Berâ’m. Müşrikler kaçıp bahçeye saklanmışlardı, Kapısını da sıkıca kapatmışlardı, O, “Beni, duvardan atın” diye haykırdı, Tek başına düşmana karşı koyan Berâ’m. Bahçe içinde müşrikleri yere sermiş, O kapıyı Müslümanlara açıvermiş, Kapı açılırken arkadan hançer yemiş, Pek çok darbe almıştır kahraman Berâ’m. Seksen küsur yara almış Berâ vücudu, Harp sonrası Hâlid tedavi ediyordu, Berâ, Hakk’tan şifa ve niyazda bulundu, Duası kabul olup iyileşen Berâ’m. O, Roma üzerine giden ordudaydı, Berâ, orada yiğitçe kılıç salladı, Roma askerleri ki, can telaşındaydı, Kılıç tuttuğu yerde gül bitermiş Berâ’m. Irak Savaşı’nda İranlılar vahşette, Kapan yapıp içine Mü’min düşürmekte, Berâ görev almıştır Enes bin Mâlik’le, Korkuyu yürekte taşımayandı Berâ’m. Kardeşi Enes, kapana düşmüş bir anda, Berâ, kızgın zincire sarılmış o anda, Elde et kalmaz, Enes’i kurtardığında, Resûl’den öğrendiği duayı hep söyler, Elleri için ağır tedaviden geçer, İyileşip, Ömer emriyle harbe gider, Ahvaz ve İran’a karşı savaşan Berâ’m. O, bâtılın ve karanlığın düşmanıdır, Savaşta düşman başını harman yapandır, Ahvaz’da şahadet makamına varmıştır, “Rabbim, Peygamber’e kavuştur” diyen Berâ’m. O Berâ gibi düşman içine atılmak, El eti yok olana dek kardeş kurtarmak, Bedenen ve ruhen Hakk için savaşmak, Bu şiirden dersler almak, önemli olan. Selamlar olsun sana Berâ bin Mâlik’im. Şair: Abdullah Yaşar Erdoğan |
Benimki Osmanlı Tarihi ile ilgili.
OHH LALE DEVRİ
Anlaşmanın adına denildi Pasarofça
Belgrad Avusturya’ya bize de yeter Mora
Bin yedi yüz on sekiz bir dönüm noktasıdır
Fetih siyasetini çevirdik barışçıla
Avrupa etkisinde ıslahatlar yapıldı
Mimarlar Racco Barok üslubuna kapıldı
Matbaa da kuruldu nihayet İstanbul’da
Baskı kitap sayısı katlarına çarpıldı
Kağıt, kumaş ve çini imalatı başladı
Ekonomik tükeniş birazcık yavaşladı
Tercüme edilince Antikite eserler
Bilim, kültür canlandı cehaleti taşladı
İtfaiye bölüğü yangınlara dur dedi
Çiçek aşısı ise mikropları önledi
Avrupa’ya ilk defa gönderdik elçileri
Maalesef geri kaldık raporlar belirledi
Damat İbrahim Paşa sefere gitmiyordu
İran tehlikesini bertaraf etmiyordu
Sarayda elit kesim zevk-ü sefa sürerken
Halkın tuzu, biberi, ekmeği yetmiyordu
Helva sohbetlerinde Nedim gazel okurdu
Lale bahçelerinde eğlenceyi dokurdu
Lüks ve israf artmıştı hazine boşalmıştı
Patrona Halil buna isyan fişeği vurdu
Eğlence mekanları viraneye çevrildi
Matbaa haricinde ıslahatlar devrildi
Üçüncü Ahmet gitti birinci Mahmut geldi
Lale Devri tarihte nihayete evrildi
"Gülelim eğlenelim dünyadan kam alalım"
Nedim dese de böyle biz gerçekçi olalım
Dalmayalım gaflete düşeriz sefalete
Tarihin ışığında doğru yolu bulalım.