dilimin ucunda yarınlara kesik senli cümleler..ve asıyorum saçlarından umudu.. aşklara özeniyorum şimdi... dilek ağacına asılı kalmış bir ceset gibiyim ki habersiz yüreğimdeki fırtınadan suya düşmüş son gemi... senin olmanı istemiyorum artık/ varlığın içimdeki korkuları dillendiriyor/ bilirsin/ hani terli bir gece/ burnunun ucuna kondurduğum son öpücükten önce/ varlığın kendi imtihanını hazırlar demiştim sıcak bir tebessümle/ boşluğunun sağırlığındayım.. renklerin anlamına küsüyorum/ avuçlarım kavrıyor saçlarını... ellerimin nasırına dokunuyor öptüğüm her telin ıslak... sonra kıskanıyorum adını bilmediğim şehirleri bir bir/ seni sokaklarına/ yollarına/ caddelerine kabul ederken beni nasılda başı boş bırakıyor.. kanıyorum eteklerime, boş odama bakıp soğuk.. su döküyor tenim/terin.. ayak ucumda elektrik... sır vermiyorum/serim sendeyken... sesimi kesmiştin sonra nefesimin... neyim mağlubiyetiydi sahi! hayat bağışlamaz mıydı dokunuşları/ yüzlerimiz aynadayken hala... acılarımın dikenli tellerine takılıyor ellerim... hani bir kez tutsaydı saçlarını sonra kanasaydı hadi gel sen kokarken/arındır kokundan beni ki her ayrılık sonrası bir merhabanın çehresinde anlam buluyorum “tamam”/”tamamm” fazla m adımın baş harfi... ağzında dillenirken damağına takılırdı dilin ya hani her defasında boşluğuna düşüyorum/üşüyorum derinlerimde... kendimi arıyorum senden arta kalan karalığında bir çığ/sesinin aksi... aksi seni... sözcüklerimi bağışlıyorum sokak çocuklarına ve bende kimliksiz aks/ileşiyorum ki gerekçe değil/sayma beni saymadığın gibi... kendime erken kalktığım sabahlarda kim bulsa onun olacak gibi/geleceğim sonra diyorum... yüzümü yıkamaya gitmeden daha ve ben su/su/yorum.. çatlağım dudaklarımın kuruluğu kadar... sızıyor senli ne varsa kenarlarından/ dilimin ucunda yarınlara kesik senli cümleler... beni miladının hüznüne say/ kimsesiz bakışlarına bulaştır beni öksüz bırak sonra mevsime ilk kar yağarken... anlara kızıyorum sonra/ yaşama/ sabırsızlaşan aniden dalından düşen yaprağa/ çiçeğe/ duvarları maviye boyanmış eve... yetişemediğim bir sabahsın mağrur akşamdan kalma gözlerle yüzümü bile yıkamıyorum ki kaybolmasından korkuyorum en güzel rüyamın... (…) |