== SÖZLERİN SUKUTU ==(2)
Vurgun yemiş baharlarımın intihar yaftasını yazarken
Sessizce adına lanet okuduğum Sitemler yüklediğim Gecelerimin Dargın turnalarını besliyorum omzumda Yutkunuşlarımın özü ağlarken Bilmediğim kelepçeleri takıyorum hayallerime İz sürerken tenhalarda Bedenimin o minik misafirleri uçup gidecek Namı can Dokunsan Yüreğinle yüreğimin güneşine Korkularım bitecek Sessimin sessizliği ölüm döşeğine düşecek Bu şehrin her köşesi Ve lanet lösemi yıkılacak Bir yüreğin yarınları vuslatı olacak Sana ağır, ağır el sallıyor Yanağımda gülümseyen yakamoz Al dudağın kenarında gülümseme Masumiyet dekorunda özlem ve hasret Dalgın bakışlarda sarı saçlım Oysa şiirlerinde sevda şarkıları yazardı Kim bilir Belkide söyleyemediklerimizi anlatırdı Oysa Fidan boylum sarı saçlım İstanbul gibi Dillerimizin büyüsü bozulmuştu Yer mavi gök mavi Yüreğimizin can suyu tufanlar ortasında kalmış Sultan Ahmet taksim yokuşu ağlıyor Adı yazılmamış sevdalara Beyoğlu’nda kısrak kişnemesi Her gözyaşını mukaddes bilmiş Karaköy de ufalanır yüreğimin depremleri Sana geleceğim yaşama sebebim sana Paslı kilitlerde asılı kalan özgürlüğümü Mazisi gün yarası olan ağaçtan koparıp geldim Yarını olmayan bir hayat Yetim ve öksüz kalsın Her türküde kırık ezgiler baş kaldırsın Ve ben Haykırmak isterim Bir çocuğun bakışında Dilimi damağıma vurmadan Düşlerimin Kuruyan coğrafyasın da bir yağmur tanesi Titreyen sesimle yüzerim okyanusu Kâinat kitabının ayet dolu sayfalarında Avuçlarda solarken çiçekler An kadar yakın ölüm kadar gerçek Sözlerin sukutu |