ESKİ AŞKIM
Yeni bir yer, yeni duygularla,
Başka bir aşka, yelken açmış gibiyim, Daha yeni başladık, birbirimizi tanımaya, Şimdilik göz göze bakışıyoruz... Ne onda bir kıpırtı, Nede bende, Sarılma hevesi var, heyecanla, Kimi zaman, kurtuluş parkında, Bazen de fenerde, sahil kenarında, En çokta gecenin ilerleyen saatlerinde, Nöbet nöbet dertleşiyoruz... O bana kendinden bahsediyor, Bense onu; Daha fazla tanımaya çalışıyorum. Çoğunlukla tramvaya biniyor, Cumhuriyet meydanında iniyorum, Atama selam verip, çiftlikte geziyorum... Elli altılardan aşağı, iş yerime gidiyorum, Hiç mi hiç; Yabancılık hissetmiyorum. Oysa; Çocukluğumun büyük şehriydin, Rüyalarımı hep sen süslerdin, Fırtınada bile sığınacağım liman, Kaçarak misafir olacağım arkadaşımdın, Samimi olamamıştık o yıllarda, Ne sende, kucaklaşacak bir heyecan, Nede bende, sapasağlam ümitler vardı, Konup giden, bir kuş gibiydim, Ya bir bardak su içmişimdir, Yada bir tabak çorba, lokantalarında, Islansam da sırılsıklam, Bir kaç öğün, aç kalsam da, Benim kalbim, sende atardı... Tren garı önünü, mesken yapmıştım, Çok çeşitli duygular yaşamıştım, Kah ağladım, sokaklarında, Kah sevindim, yemyeşil parklarında, Canikte , İlkadımda ve Atakumda, Ne gözyaşları dökmüştüm... Senden her ayrılışımda, Başka başka hırs vardı, Bir gün başka geleceğim diyordum, Bir gün başka.... Ne sen bana el sallayabilmiştin, Ne de ben sana... Yıllardan sonra, Hiç ayrılmamacasına, Sana geldim, Hadi! Aç kollarını SAMSUN, Ben seni çook özledim... Tamamına erdiremediğim, Eskimiş bir aşkımdın, Küllerinden olacaksa, Yine, yeniden, taparcasına, Tüm yaşanılanları anımsarcasına, Yelken açmakta varmış, Şimdi kaptanlığını, Kendim yapıyorum gemimin, Sende tamam dersen, İşte geldim ayağına, Her gördüğümü sen sanıyorum, Hadi, tut ellerimi tut, bırakma, Deniz değmesin yanağına, kıskanıyorum, Ben sende ölmeye geldim, Bütün umutsuzluklarımı yendim, Şimdi, ısınmalı artık yüreğimiz, Suya değmeli küreğimiz, Çabuk çabuk çekelim, Kendimizden geçelim, Yürüyelim el ele, Ta ki SAMSUN, Güneşin battığı yere.... |