bekliyorum
bekliyorum..
yalnızlığın en ücra köşelerinde.. biliyorum, gelmeyeceksin. öyleyse şehrin her köşesine bıraktığın anılarıda götür! sen günaydın demeden uyanmak istemiyorum, yastığa gömüyorum başımı. rüyalarda birlikte olmak umuduyla uyuyorum. bu kez çalar saatim uyandırıyor. ’beş dakika daha ’ diye direndiğim bir rüya oluyorsun. bekliyorum.. özlemin başkentinde! sen iyi geceler demeden iyi geçmiyor gecelerim. bekleyişim oluyorsun, uykusuzluğum oluyorsun, ve gelen sen olmadıkça, kapı hiç çalmıyor. okumayacağını bildiğim halde öznesi olduğun özlem temalı şiirler yazıyorum. şiirlerim sensizliğimi yüzüme vuruyor her satırda! yinede bekliyorum.. gelmeyeceğini bile bile.. özlüyorum.. ellerim ellerine kenetlenip, sahilde ; denizi farketmeksizin sadece birbirimize bakıp yürümeyi özlüyorum.. dilek dileyip, elimizdeki taşları denize fırlatmayı.. dileğim oluşunu özlüyorum.. ellerini özlüyorum, güneş gökyüzünde farkediliyor; ama ellerinin sıcaklığını hissetmeden üşüyorum.. el ele tutuşan çiftlerin bana, bizi hatırlattığı günü özlüyorum.. kimsenin bizi aramasını umursamadan telefonu kapatıp saatlerce birlikte vakit geçirdiğimiz günleri.. ele ele tutuşan çiftlerin sol yanımda bir ağrı oluşturmadığı günü özlüyorum.. umut ediyorum.. gözlerinin gözlerimin ücra köşelerine değeceği günü umut ediyorum.. karşılaşma ihtimaline karşı en çok gittiğin yerlere götürüyor beni ayaklarım. ’belki’ diyorum kendime, ’karşılaşırmıyız bir yerlerde?’ yokluğumda değişir mi? gözleri mesela, herkese bana baktığı gibi mi bakar? belki diyorum kendime, karşılaşır mıyız bir yerlerde? yokluğundaki yokluğumu sorar mı bana? ’özledim..’ diyecekken susturur mu dudaklarım? geçen her saniye dilimden belkileri sürüklüyor. ve sen yine gelmiyorsun.. susuyorum. sana ’gel’ diyemedikten sonra konuşmanın ne anlamı var? öznesini yitirdiğim cümleler suskunluğum oluyor. susuyorum ve yalnızlığı içiriyorsun kendi ellerinle. ’bitti’ demek zor geliyor dilime, konuşamıyorum.. susuyorum, susuyorum ve hüzünleri içiyorum kana kana... |