GEÇMİŞTEN HATIRALAR
Ceddim, Osmanlı’nın geçtiği yerler,
Yıllardır peşinden bakıp duruyor. Elvan çiçeklerin açtığı yerler, Melül mahzun boyun büküp duruyor Plevne içinde bir Osman paşa Adını duyanlar düşer telaşa Hasretle başını vuruyor taşa Tuna gamlı gamlı akıp duruyor Kosova’da Murad Hüdavendigar Zaferler bıraktı bize yadigar Şimdi kervan konmaz hanlar tarumar Derdini dağlara döküp duruyor Yağmurla bu şehrin gözün yaşları Çeşmesi kurumuş köşe başları Süvarisi gelmez binek taşları Baykuş konmuş ağıt yakıp duruyor Doğuyu batıya Mostar bağlıyor Altından Neretva nehri çağlıyor Tepedeki Haç’a bakıp ağlıyor Kahırla içini çekip duruyor Her kim uğrayıp ta halini sorsa Bir bir anlatacak ne derdi varsa “Üsküp,Şar dağından uzanan Bursa” Bağlarında güller kokup duruyor Bir yanık türküdür dillerde Budin, Evlad-ı Fatihân diyarı Vidin O mesut günlerden bir kelam edin Sinesine kasvet çöküp duruyor Bir şanlı destanın adı Niğbolu Tuna kıyısında zaferler yolu Şimdi ufka dalmış gözleri dolu Yıldırım’a selam çakıp duruyor Kanuni’nin son seferi Zigetvar, Son nefese kadar hakka hizmet var Almak isteyene nice ibret var Her yanda meydana çıkıp duruyor Beş vakit ezanla inlerken doruk Güven timsaliydi baştaki sarık Şimdi yad ederken yüreğim buruk Minareler kaşın yıkıp duruyor Kul Hakkı bu hali söylemez diller Susuzlara su vermiyor sebiller Harabe camiler sönmüş kandiller Ah dedikçe bağrın söküp duruyor. |