İLK AĞIT
Kendine sarılır yalnızlığa düşen
Bilirdim hayali olmayan şair olamaz diye Şair, çatallı dilinde sunar bize hayattan, gerçekten kovduracak kıpkırmızı imgeleri Kimi imgeler ekşi yeşil elma, kimisi tatlı al elma, kimi tatsız dağ elması Mısralar iç güdüsel dürtüler, sözler sezgi kuyusundan Neden öldürmüş Kabil Habil’i? Kargaların şahit olduğu neydi? Toprağa ilk gömülen şey sır değilse nedir? Bir şairdi Habil, aşkın kendisiydi. Vefaydı, sabırdı duyguydu. Kabil pişmanlıktı, tutkuydu, düşünceydi, ilk gözyaşıydı. Kargalar bu mahkemenin şahitleri ve tutanakları idi. İlk söz, ilk ihtar, ilk feryattı. "Gag" ah, dur, yapma anlamlarını çağrıştırmazmı? Ah Kabil! Neden yaktın bu ateşi. Havva ilk ağlayan ana, ilk ağıt, ilk hasret, ilk kaybedenlerden. Kabil ilk sürgün, yola düşen gurbetin ilk meyvesi. Cenazeye ilk katılanlar kargalardı. Şimdiye kadar mezarlık sakinleri. Doğaya öykünür insan, onu taklit eder. Cenazelerde karalar giymek, kargalardan kalan ilk alışkanlık. 26/06/2004 |