_İZÂFİYET_Varlığının hatrına pervânen olan bendim Yaradanımdan lütuf bergüzâr bildim seni Gözünü yumduğunda ışıksız kalan bendim Ağyâra meyletmedim nûr-u nâr bildim seni Kâl-ü belâ akdinde saklı yâr bildim seni Sen serçe yüreğine sığdırdığım bir laçin Zûlmünün her pençesi sırlı duâma perçin Ömrümü heder ettim ömrüne katık için Topraklaşan sînemde şehriyâr bildim seni Kâl-ü belâ akdinde saklı yâr bildim seni Bir lahza saadete çektirsen de binbir âh Gözlerinde yanmaktı tutunduğum tek günâh Aklın hâddi değildir izâfiyeti izâh Cenneti unutturan lâlezâr bildim seni Kâl-ü belâ akdinde saklı yâr bildim seni Yüreğimin mahremi, âyân edilmen ârdı Sana hîbe gönlümde ’belki’ ümidi vardı Mahşerinden kovuldum rûhumu isyan sardı Üşüten ârâfımda sonsuz hâr bildim seni Kâl-ü belâ akdinde saklı yâr bildim seni Varsın benden bilinsin soğukluğu kışların Sen güneşe yürü de canlansın bakışların Başım üzredir ey cân alevsiz yakışların Tebessümüne kanıp bahtiyâr bildim seni Kâl-ü belâ akdinde saklı yâr bildim seni .... |