1
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1641
Okunma

nasıl hitab edeceğimi bilmiyorum sana sevgili
o yüzden hitabım üç noktam
senin anıldığın her yer dünyadaki cennet benim için
seni hatırlatan her nesne yüreğimi yakan bir ateş...
adını anan her kişinin elini eteğini öpesim geliyor
nerde aklıma gelsen olduğum yerde oturup ağlayasım
yaşadıklarını düşündükçe, duydukça, okudukça, öğrendikçe
kendi hayatımdan utanasım yerin dibinde yaşayasım gelir
daha sen doğmadan vefat etmişti baban,
sonra annen...
sonra o cok sevdiğin ve seni cok seven deden...
hamzan enesin ebu talibinde yoktu.
aşkına ömrünü adamış haticen
yoluna servetini sermiş, ugruna canını vermiş hurma dalın...
müşrikler seni o çok sevdigin mekkenden de ettiler.
ahh!
bilselerdi nur-u cihan
senin için yaratıldı cihan
bilselerdi alemlerin efendisini üzdüklerini
rahmet peygamberini taşladıklarını
bilselerdi asr-ı saadette yaşadıklarını
bilselerdi Seni taifte taşlarlar mıydı
demezler miydi ’rasulüm ellerimiz taş olsaydı’
taş olsaydı da atmasaydık o taşları
sevgili...
sen o halde bile biliyordun sabretmeyi
mutlu olmayı şükretmeyi düşmanlarını sevmeyi
biz bilmiyoruz efendim
ben bilmiyorum
çok şükür annem hayatta babamda
ama ben cahennm-i dünyada
belki hamzam enesim yok ama
fatımam var tereddütsüz ölebilecek yoluna
belki haticem yok aşkımla ölen önüme servetlerini döken
gönül arkadaşım var beni senin yoluna götüren.
kimse beni yurdumdan yuvamdan kovmadı
ama ben seni dünyaya anlatmak için yurdumdan yuvamdan olmalıyım
kimse beni yollarda taşlamadı
ama bu günahlarla yollarda ben taşlanmalıyım
kimse beni üzmedi rasulüm
ağlanacak halime gülerken
kimse beni üzmedi
sen ümmetinin haline ağlarken.
utanıyorum efendim
sana hitab etmeye
seni düşünmeye
mukaddes adını kirli ağzımla anmaya
mübarek hayatını günahkar dilimle anlatmaya
utanıyorum İMKANSIZ SEVDA m senden şefaat almaya.....
5.0
100% (2)