HAYDİ KONUŞ KERBELA..!Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Prof. Dr. Haydar Baş
5 Aralık 2011/Yeni Mesaj Gazetesi İmam Hüseyin ve Muharrem Günü Bugün imam Hüseyin’in (as) Kerbela toprağında şehit edildiği gün. Muharremin 10. günü, İslam alemi için büyük bir matem günüdür. İmam (as) verdiği mücadelenin ardından, şehadetiyle Allah’a yürüyüp, vuslat şerbetini içmiştir. Üstelik onu şehit edenler, Allah rızasını umarak bu vahşeti işlemişlerdir. Alemlere Rahmet Hz. Muhammed’in (sav) torunu Hz. Hüseyin’i (as), çocuklarını, aile efradını kılıçtan geçirmişlerdir. Bu acı gün, Hz. Hüseyin (as) için her ne kadar madden bir kayıp gibi görülse de hakikatte şehadeti ile peygamberlik rütbesinden sonra erişilecek en büyük rütbeye yani şehitlik rütbesine ermiştir. Bugün Müslümanlara düşen vazife, İmam Hüseyin’in (as) matemini tutmaktır. Bazı çevrelerde İmam’ın (as) yasını tutmak ve matem törenleri düzenlemek eleştirilmektedir. İmam Sadık’tan (as) bu konuda şöyle rivayet edilmektedir: “Hüseyin’in (as) başına gelenlerin dışında hiçbir musibete ağlamak yakışık almaz. Hüseyin bin Ali’ye (as) ağlamanın pek büyük fazilet ve sevabı vardır.” (Kamil’uz Ziyarat, sayfa 101) Cenab–ı Hakk’ın kendisine böyle yüce bir makamı ihsan ettiği İmam Hüseyin (as) İmam Ali (as) ve Hz. Fatıma’nın (as) oğludur. Onun hakkında ceddi Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Selman –ı Farisi şöyle anlatıyor: “Allah Resulünün (sav) Hüseyin’i (as) dizlerinin üzerine oturttuğunu gördüm, onu öpüyor ve şöyle buyuruyordu: Sen büyüksün, büyük birinin oğlusun ve büyük insanların babasısın. Sen imamsın ve bir imamın oğlu ve imamların babasısın. Sen Allah’ın hüccetisin ve Allah’ın hüccetinin oğlu ve Allah’ın hüccetlerinin babasısın ki, bunlar dokuz kişidir ve onların sonuncusu, onların Kaimi (İmam–ı zaman ) olacaktır.” (Maktel–i Harezmi) Doğumu Hz. Peygamber (sav) tarafından annesi, Hz. Fatıma’ya (as) müjdelenen İmam Hüseyin’in (as) adı bizzat Cenab–ı Hak tarafından koyulmuştur. Cömert, engin merhamet sahibi, büyük bir ilme malik olan, her anını ibadetle geçiren kamil bir mümindir. 72 kişilik kafilesi ile 30 bin kişilik orduya karşı verdiği mücadele doruk noktadaki şecaatinin ispatıdır. Kerbela vahşetinden bir sahne ile şecaatini örneklendirelim: “Humeyd b.Müslim şöyle rivayet etmektedir: Bugüne kadar vücudunun çeşitli yerlerinden yaralandığı, çocuğu, ailesi ve arkadaşları gözünün önünde öldürüldüğü halde, onun gibi cesaretini kaybetmeyen, en ufak bir korku belirtisi göstermeyen birini daha görmedim. Piyade birlikleri ona saldırdıkları zaman, o da kılıcı ile onlar hamle ediyor, kurdun keçi sürüsüne saldırıp ikiye yarması gibi, sağından solundan onları ikiye yarıyordu.”( A’lamu’l Vera, c.1, sayfa 67) İmam Hüseyin’in (as) hakkı olan hilafet, Yezid tarafından gasp edilmiştir. Yezid, şaraba düşkün, maymun ve köpeklere meraklı bir kişi idi. Kendi aile efradı ile ilişkiye girebilecek bir ahlaka sahipti. Halifelik yaptığı 3 yıl içerisinde Resulullah’ın (sav) oğlum dediği İmam Hüseyin’i (as) ve ailesini şehit etmiş, Medine halkını kılıçtan geçirmiş ve Allah’ın evi Kabe’yi yaktırmıştır. Yezid kendisinden biat istediğinde İmam Hüseyin, ümmetin ayıkması, İslam çizgisinden sapmaların durması ve halifelik kendi hakkı olduğu için biat etmeyerek Medine’yi terk etmiştir. İmam Hüseyin’in (as) Yezid’e biat etmemesi ile kıyam başlamıştır. Medine’den Mekke’ye geçerken, Ümmü Seleme annemize şöyle buyurmuştur: “Yüce Allah, benim öldürülmüş, kurban edilmiş, haksız yere ve düşmanca katledilmiş olmamı dilemiştir. Ailemin, kafilemde yer alanların ve kadınlarımın dört bir yana dağılmasını, küçücük çocuklarımın mazlum olarak kılıçtan geçirilmesini, tutsak edilip zincire vurulmalarını, yardım istedikleri halde yardımcı bulamamalarını dilemiştir.”( Bihar’ul Envar, c.44, sayfa 331) İmam’a, Mekke’de bulunduğu süre içinde Kufe’den “Halifemiz ol” şeklinde mektuplar gelmiştir. Mektupların sayısı on beş bini aşmıştır. Talepler karşısında kayıtsız kalamayacak olan imam Hüseyin (as), Mekke’de şahsına yapılacak suikastı öğrenmesinin ardından gidilecek yer olarak Kufe’yi seçmiştir. Burada İmam’ın, Kufe halkı çağırdığı için mi kıyam etmiştir sorusu akla gelebilir. İmam Hüseyin, Yezid’in halife olduğu ilk andan itibaren ona biati reddederek zaten kıyamı başlatmıştır. Kufe’ye gitmesinin nedeni ise, halkın talebi ile hilafete geçmektir. İmam, Kufe’ye giderken öleceğini biliyordu: “Beni öldürenler de Kufe halkı olacaktır. Bu cinayeti işlediklerinde ilahi emir ve düsturların ihtiramını ortadan kaldırdıklarında Allahu Teala, onları katleden bir kişiyi onlara musallat kılacaktır.” İmam Hüseyin (as) Şeraf bölgesinde Hürr’ün ordusu ile karşılaşır. 75 kişilik bir nur kafilesi ve karşısında mukayese dahi edilemeyecek 30 bin kişilik bir ordu. Bu dengesizlik küfrün iman karşısındaki korkusudur. İmam’ın çadırlarına ilk oku atan Ömer bin Sa’d’dır. Bundan sonra Kerbela’da şehadet şerbetinin içilmeye başlandığı anlardır: Hürr bin Riyahi, Ali bin Hürur ve Müslim b. Avsece, Abdullah bin Umeyr, Kerbela’nın tek kadın şehidi Abdullah bin Umeyr’in eşi, Zübeyr bin Hassan, Ebu Semame–i Saidi, Hz. Berir, Habib bin Mezahir, Veheb Kelbi, Ebu Şa’sa–i Kindi, Vakkas oğlu Haşim, Zübeyr bin Kayn, Hanzale–i Şibami, Seyf bin Haris, Malik bin Abde, azatlı köle Cevn, Köle Firuzan, Türk köle olan Vazih, 11 yaşında bir çocuk olan Ömer bin Cünade, Utbe oğlu Haşim şehadet şerbetini ardarda içmişleridir. İmam’ın ashabı, kendini O’na siper etmek için birbirleri ile yarışıyor, ölüme koşarak gidiyorlardı. Sırada Ehl–i Beytin şehadet şerbetini içmesi vardır. Aliyyü’l Ekber, Müslim bin Akil in oğlu Abdullah, Hz. Kasım bin Hasan, İmam Ali’nin oğlu Ömer, İmam Ali’nin oğlu Osman, Hz. Abdullah bin Hasan, İmam Hüseyin’ in kundaktaki oğlu Ali Eser, Hz. Abbas şehit edilir. İmam’ın muhafazası, cennete ulaşmanın vesilesi, Cenab–ı Hakk’ın rızasına kavuşmanın yoldu olmuştur. Herkes bu şuurla, Kerbela toprağını kanıyla boyamakta, bu kutsal vazifeye isteyerek gitmektedir. Kerbela olayında gaye, Hakk’ı hakim kılmaktır. Hz. Hüseyin (as) İlah–i Kelimatullah için ölümü göze almıştır. Gerekirse şehit olacaktır. Bu her cihadda böyledir. Öleceğini bildiği halde vazgeçmediği kıyam, halifenin yanlışlarının ortaya çıkması, ümmetin ayıkması ve Kur’an çizgisine geri dönüştür. Kaldı ki, imametin bir gereği olarak her imam öleceği zamanı ve kimin tarafından öldürüleceğini bilmiştir. İmam Hüseyin (as) ve diğerlerinin kanları ümmetin ayıkması, İslam çizgisinden sapmaları görmeleri için bir ikaz olarak akmıştır. Ve en kutsal ölümdür. Bu bakımdan kanları boşa akmamıştır, şehadet şerbetini içmişlerdir. Bu olayın bugüne kadar diri kalmasını sağlamışlardır. İmam Hüseyin verdiği eşsiz mücadelenin ardından cuma günü öğleden sonra şehit edildi. Şehit edildiğinde 57 yaşındaydı. “Şehadet anında vücudunda 33 mızrak ve 34 de kılıç yarası vardı.” (Taberi, c. 6, sayfa 260) Onu bu Muharremin onunda anarken, ona Allah’tan rahmet ve ümmetine de şefaatini diliyoruz. ~|~
Allah aşığı kulken, nasıl kıydılar sana
(SAV) Peygamber torunusun, nasıl kıydılar sana Din tüccarları bunlar, küfrettiler hutbede Tam SeksenDört yıl sürdü, Allah kefilken sana. Her fırsatta yerdiler, havadan nem kaptılar Yezid’e biat edip, hep kötülük yaptılar İmamet kan ağladı, Yüce Allah yolunda Ali’ye karşı olup, pis Yezid’e taptılar. (SAV) Peygamber’i üzdüler, hep aşağıladılar Allah lanet etsin ki, hep aşağıladılar Hutbelerde küfürler, Ehl-i Beyt’e edildi Lanetlenmişken Yezid, hep aşağıladılar. Kesap soracak Allah; hadi söyle Kerbela Bundan kaçamaz Yezid; haydi, konuş Kerbela Şehitler Efendisi, Hüseyin de soracak Lanet olsun Yezid’e , haydi konuş Kerbela..! |
HZ. ALİ İÇİN NAZİL OLMUŞ BAZI AYETLER
Kaynak:Kur'an-ı Kerim/Bakara Sûresi/Sayfa:7/Cüz:1/39. Ayet: İnkâr edenler ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte bunlar cehennemliktir. Onlar orada ebedî kalacaklardır. ﴾39﴿وَالَّذ۪ينَ كَفَرُوا وَكَذَّبُوا بِاٰيَاتِنَٓا اُو۬لٰٓئِكَ اَصْحَابُ النَّارِۚ هُمْ ف۪يهَا خَالِدُونَ۟ ﴿٣٩﴾
Kaynak: Kur'an-ı Kerim/En'âm Sûresi/Sayfa:149/Cüz:8/Ayet:156-157: Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa (yahudilere ve hıristiyanlara) indirildi. Biz onların okumalarından habersiz idik" demeyesiniz, yahut, "Eğer bize kitap indirilseydi biz onlardan daha çok doğru yolda olurduk" demeyesiniz, diye bu Kur'an'ı indirdik. İşte size Rabbinizden açıkça bir delil, bir hidayet ve bir rahmet geldi. Artık Allah'ın âyetlerini yalanlayan ve (insanları) onlardan çeviren kimseden daha zalim kimdir!? İnsanları âyetlerimizden alıkoymaya kalkışanları, yapmakta oldukları engellemeden dolayı azabın en kötüsü ile cezalandıracağız. ﴾156-157﴿
اَوْ تَقُولُوا لَوْ اَنَّٓا اُنْزِلَ عَلَيْنَا الْكِتَابُ لَكُنَّٓا اَهْدٰى مِنْهُمْۚ فَقَدْ جَٓاءَكُمْ بَيِّنَةٌ مِنْ رَبِّكُمْ وَهُدًى وَرَحْمَةٌۚ فَمَنْ اَظْلَمُ مِمَّنْ كَذَّبَ بِاٰيَاتِ اللّٰهِ وَصَدَفَ عَنْهَاۜ سَنَجْزِي الَّذ۪ينَ يَصْدِفُونَ عَنْ اٰيَاتِنَا سُٓوءَ الْعَذَابِ بِمَا كَانُوا يَصْدِفُونَ ﴿١٥٧﴾
Kaynak: Kur’an-ı Kerim/Mâide Sûresi/Sayfa:119/Cüz:6/67. Ayet (Tebliğ Ayeti):
Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan onun verdiği peygamberlik görevini yerine getirmemiş olursun. Allah seni insanlardan korur. Şüphesiz Allah, kafirler topluluğunu hidayete erdirmeyecektir. ﴾67﴿ يَٓا اَيُّهَا الرَّسُولُ بَلِّـغْ مَٓا اُنْزِلَ اِلَيْكَ مِنْ رَبِّكَۜ وَاِنْ لَمْ تَفْعَلْ فَمَا بَلَّغْتَ رِسَالَتَهُۜ وَاللّٰهُ يَعْصِمُكَ مِنَ النَّاسِۜ اِنَّ اللّٰهَ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الْكَافِر۪ينَ ﴿٦٧﴾
Kaynak: Kur’an-ı Kerim/Mâide Sûresi/Sayfa:107/Cüz:6/3. Ayet (İkmal Ayeti):
Ölmüş hayvan, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına boğazlanan, (henüz canı çıkmamış iken) kestikleriniz hariç; boğulmuş, darbe sonucu ölmüş, yüksekten düşerek ölmüş, boynuzlanarak ölmüş ve yırtıcı hayvan tarafından parçalanmış hayvanlar ile dikili taşlar üzerinde boğazlanan hayvanlar, bir de fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı. İşte bütün bunlar fısk (Allah'a itaatten kopmak)tır. Bugün kafirler dininizden (onu yok etmekten) ümitlerini kestiler. Artık onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim. Size nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm'ı seçtim. Kim şiddetli açlık durumunda zorda kalır, günaha meyletmeksizin (haram etlerden) yerse şüphesiz ki Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. ﴾3﴿حُرِّمَتْ عَلَيْكُمُ الْمَيْتَةُ وَالدَّمُ وَلَحْمُ الْخِنْز۪يرِ وَمَٓا اُهِلَّ لِغَيْرِ اللّٰهِ بِه۪ وَالْمُنْخَنِقَةُ وَالْمَوْقُوذَةُ وَالْمُتَرَدِّيَةُ وَالنَّط۪يحَةُ وَمَٓا اَكَلَ السَّبُعُ اِلَّا مَا ذَكَّيْتُمْ وَمَا ذُبِحَ عَلَى النُّصُبِ وَاَنْ تَسْتَقْسِمُوا بِالْاَزْلَامِۜ ذٰلِكُمْ فِسْقٌۜ اَلْيَوْمَ يَـئِسَ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا مِنْ د۪ينِكُمْ فَلَا تَخْشَوْهُمْ وَاخْشَوْنِۜ اَلْيَوْمَ اَكْمَلْتُ لَكُمْ د۪ينَكُمْ وَاَتْمَمْتُ عَلَيْكُمْ نِعْمَت۪ي وَرَض۪يتُ لَكُمُ الْاِسْلَامَ د۪يناًۜ فَمَنِ اضْطُرَّ ف۪ي مَخْمَصَةٍ غَيْرَ مُتَجَانِفٍ لِاِثْمٍۙ فَاِنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ رَح۪يمٌ ﴿٣﴾
Kaynak: Kur’an-ı Kerim/Mâide Sûresi/Sayfa:117/Cüz:6/55. Ayet :
Sizin dostunuz ancak Allah'tır, Resûlüdür ve Allah'ın emirlerine boyun eğerek namazı kılan, zekâtı veren mü'minlerdir. ﴾55﴿ نَّمَا وَلِيُّكُمُ اللّٰهُ وَرَسُولُهُ وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا الَّذ۪ينَ يُق۪يمُونَ الصَّلٰوةَ وَيُؤْتُونَ الزَّكٰوةَ وَهُمْ رَاكِعُونَ ﴿٥٥﴾
KAYNAK: Kur'an-ı Kerim/ A'râf Sûresi /Sayfa:154/Cüz:8/36. Ayet:
Âyetlerimizi yalanlayanlar ve onlara uymayı kibirlerine yediremeyenlere gelince işte onlar cehennemliklerdir. Onlar orada ebedi kalacaklardır. ﴾36﴿وَالَّذ۪ينَ كَذَّبُوا بِاٰيَاتِنَا وَاسْتَكْبَرُوا عَنْهَٓا اُو۬لٰٓئِكَ اَصْحَابُ النَّارِۚ هُمْ ف۪يهَا خَالِدُونَ ﴿٣٦﴾
KAYNAK: Kur'an-ı Kerim/ Bakara Sûresi/Sayfa:32/Cüz: 2/207. Ayet:
İnsanlardan öylesi de vardır ki, Allah'ın rızasını kazanmak için kendini feda eder. Allah kullarına çok şefkatlidir. ﴾207﴿وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَشْر۪ي نَفْسَهُ ابْتِغَٓاءَ مَرْضَاتِ اللّٰهِۜ وَاللّٰهُ رَؤُ۫فٌ بِالْعِبَادِ ﴿٢٠٧﴾
Kaynak:Kur'an-ı Kerim/ Yûnus Sûresi/Sayfa:210/Cüz:11/17. Ayet: Artık, Allah'a karşı yalan uydurandan veya O'nun âyetlerini yalanlayandan daha zâlim kimdir? Şüphe yok ki (böyle) suçlular asla kurtuluşa ermezler. ﴾17﴿فَمَنْ اَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرٰى عَلَى اللّٰهِ كَذِباً اَوْ كَذَّبَ بِاٰيَاتِه۪ۜ اِنَّهُ لَا يُفْلِحُ الْمُجْرِمُونَ ﴿١٧﴾
KAYNAK: KUR'AN-I KERİM/Tevbe Sûresi/Sayfa:196/Cüz 10/61. Ayet: Yine onlardan peygamberi inciten ve "O (her söyleneni dinleyen) bir kulaktır" diyen kimseler de vardır. De ki: "O sizin için bir hayır kulağıdır ki Allah'a inanır, mü'minlere inanır (güvenir). İçinizden inanan kimseler için bir rahmettir. Allah'ın Resûlünü incitenler için ise elem dolu bir azap vardır." ﴾61﴿وَمِنْهُمُ الَّذ۪ينَ يُؤْذُونَ النَّبِيَّ وَيَقُولُونَ هُوَ اُذُنٌۜ قُلْ اُذُنُ خَيْرٍ لَكُمْ يُؤْمِنُ بِاللّٰهِ وَيُؤْمِنُ لِلْمُؤْمِن۪ينَ وَرَحْمَةٌ لِلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا مِنْكُمْۜ وَالَّذ۪ينَ يُؤْذُونَ رَسُولَ اللّٰهِ لَهُمْ عَذَابٌ اَل۪يمٌ ﴿٦١﴾
KERBELA'DA, HZ. MUHAMMED'İN (SAV) CİĞERPARELERİNİ KATLEDENLER (PEYGAMBERİMİZİ İNCİTENLER) VE AYETLERİ GÖRMEZDEN GELENLER CEHENNEMLİKTİR)
AYRICA DA DÖRT AYLAR İLE İLGİLİ AYETLER VAR;
KAYNAK: Kur'an-ı Kerim/ Tevbe Sûresi /Sayfa:192/Cüz:10/36 Ayet:
Şüphesiz Allah'ın gökleri ve yeri yarattığı günkü yazısında, Allah katında ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü haram aylardır. İşte bu Allah'ın dosdoğru kanunudur. Öyleyse o aylarda kendinize zulmetmeyin. Fakat Allah'a ortak koşanlar sizinle nasıl topyekûn savaşıyorlarsa, siz de onlarla topyekûn savaşın. Bilin ki Allah, kendine karşı gelmekten sakınanlarla beraberdir. ﴾36﴿ اِنَّ عِدَّةَ الشُّهُورِ عِنْدَ اللّٰهِ اثْنَا عَشَرَ شَهْراً ف۪ي كِتَابِ اللّٰهِ يَوْمَ خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ مِنْهَٓا اَرْبَعَةٌ حُرُمٌۜ ذٰلِكَ الدّ۪ينُ الْقَيِّمُ فَلَا تَظْلِمُوا ف۪يهِنَّ اَنْفُسَكُمْ وَقَاتِلُوا الْمُشْرِك۪ينَ كَٓافَّةً كَمَا يُقَاتِلُونَكُمْ كَٓافَّةًۜ وَاعْلَمُٓوا اَنَّ اللّٰهَ مَعَ الْمُتَّق۪ينَ ﴿٣٦﴾
KAYNAK: Kur'an-ı Kerim/ Tevbe Sûresi /Sayfa:193/Cüz:10/37. Ayet:
Haram ayları ertelemek, ancak inkarda daha da ileri gitmektir ki bununla inkar edenler saptırılır. Allah'ın haram kıldığı ayların sayısına uygun getirip böylece Allah'ın haram kıldığını helal kılmak için Haram ayı bir yıl helâl, bir yıl haram sayıyorlar. Onların bu çirkin işleri, kendilerine süslenip güzel gösterildi. Allah inkarcı toplumu doğru yola iletmez. ﴾37﴿ اِنَّمَا النَّس۪ٓيءُ زِيَادَةٌ فِي الْكُفْرِ يُضَلُّ بِهِ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا يُحِلُّونَهُ عَاماً وَيُحَرِّمُونَهُ عَاماً لِيُوَاطِؤُ۫ا عِدَّةَ مَا حَرَّمَ اللّٰهُ فَيُحِلُّوا مَا حَرَّمَ اللّٰهُۜ زُيِّنَ لَهُمْ سُٓوءُ اَعْمَالِهِمْۜ وَاللّٰهُ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الْكَافِر۪ينَ۟ ﴿٣٧﴾