Bildiğim Bütün Sözleri Tükettim
zifiri karanlık geceyi örtüp bürüdüğünde
bildiğim bütün sözleri tükettim oysa ki dimağımda kifayetsiz şiirler vardı gece bütün hüznüyle kuşattı ruhumu derin uğultular kulağımda tül gibi titrer sesim girift dilemmalara düşmüşüm sessizlik büyüyor yanık ve içli bir ezgiyi uğulduyor zaman neden hiç rüzgar esmiyor yaprak kımıldamıyor oysa ki ruhumda kasırgalar fırtınalarla çarpışıyor zihnimde hummalı sözler çalkalanıyor sonbahar hüzünlerini eleyerek derin uğultular harmanlıyor mesafelerden yüreğim gecenin örtüsü yırtılmış ufuktan uzaklaşan gözlerimde keder incelen ruhum sarp dağlar gibi dik başım eğik zamanın savurduğu yerdeyim vakit tamam mı mesafeler kalkar mı aradan yıllar yılı çekilen hasret vuslata dönecek mi? sitem mi etsem, arzu mu? yoksa karalar giyip mateme mi girsem içimi yakıp kavuran mısralar gibi hüzünlü bir şiirin bestesi çınladı kulaklarımda oynak alevler yükselirken nabzımda kelimelere sığar mıydın of... aheste gezinen bulutlar gibiyim yüzümde derin bir hüzün gözlerimde yaşlar ne zaman açacak gülistanda kızıl güller, ikindi kuşları ne zaman ötüşecek ne zaman bahar çiçeklerinin renkleri gibi özgür bakir dünyalarda gezeceğim yeknesak bir hayat meskensiz zamanın savurduğu kaldır derin nikâbını ey gönlüm özündeki hançer yarası gibi batan acı soğusun gayrı gökleri çınlatan bir uğultu gibi ışığın sayha sayha taşıyorken insanı cezbeden parlak bir mehtap gibi doğ bahar yağmurları yıkasın yüreğini zaman savursun el değmemiş dünyalara |