dülger delilikleridemiştim ya hani sana armağan yaptım zamanın en derininden yıkık yaylaların direğinden çerden çöpten bulamadım eşkiya azizin bastonunu otağında kuşlar bile yok kuzesini yapacaktım sapından gerçek olsun diye kuru bir dal kestim göz bebeği tarlasından en sertinden alıç ağacından destan olsun dedim kurtuluş gibi kaç kez vuruldu türkülere ritm sarı sandıklarda saklanan kahveye en ağırına konuğun demem o ki sevgilim zar zor çıkardım bir kadranı iki tekeri küçük tandır ekmekleri verir di ya evimizin altındaki değirmenci bana aradım buldum oluğunun çürümemiş yanını bakalım zaman mı yaman dülger mi topladım her yöreden bir başak üfledim dallarını koydum teknesine buğday döndürdüm çarklarını en zoru babamın martini’nin kundağı çelikten de öteye bir sertlik vermiş senelerce sürülen kuyruk yağı top gülleleri ondan delilik bu,ölümüne uğraş görelim hangi gemi kalkar zamandan boyunduruğu en yumuşak dallardan hemen kırılsın diye bize yakışır mı esaret simge bile olsa da bağlanmış başlarla gidilir mi ulu divana hangi yüzle ne diye kasım |
hep bir yalınlık var bakarken onlara