AĞLA YALNIZLIĞINA
bazen yalnızlık
limana demir atmak gibidir bazen de bir bank’a oturup denizi seyretmek gibi mavi ile yeşil arasında kaybolmak sıkılgan bir sigara yakmak gibidir hafif bir sersemlik çöker beynine başlar içini kemiren umutsuz aşk sancıları sonra bir vapurun kalkışında bulursun kendini martı sesleri çığlığın olur iki sevgilinin öpüşmesinde görürsün her şeyi sıkılırsın... sıkılırsın... söversin içten içe bu sefer kendi kalkışını izlersin bank’tan ayaklarında yılların yorgunluğu varmış gibi yol alırsın kalabalık kaldırımlarda kaybolurcasına ama hep gittiğin yer ayaklarının götürdüğü yerdir orası senin evin yalnızlığın okunuyor duvarlardan masa üzerinde ki kalem kağıtlardan sanki tül perdelerde gizli hayâlin bir resim beliriyor ışıklar arasında o da senin karanlık gölgelerin hadi konuş onunla anlat içine yenik düştüklerini o da tıpkı senin gibi içi kapalı bir kutu cevap veremez sessizliğine öylece sus pus olup sana bakar ve sen, ağlarsın yalnızlığına. Seyyâd-ı Can / Nazım UZUN / RİZE |
kendi gibi bilmek ..
ve aslında bilememek;
budur, kasıp kavuran
budur, yol boyu yokuşa çıkan
çıktıkça, bir adım bile yol alınamayan ..
anlatım içten ve d-okunaklı ..
teşekkürlerimle,
eyvallah ..