...YENGEÇ VE BALIK...Güneşten damlayan sıcacık nağmeler Her yaprağa usanmadan dokundu İnlercesine herbirine hayatı yazmaya koyuldu Acıya gebe tatlı bir sevdaydı anlattığı Soluksuzluğu kana bulaşan Tatlı ama uçucu bulutlarda dolaştıran Çok kereler yalvardı bakışların anlamları İsyan etmeler gerçekleşmeye yeltenmedi Candan sıyrılan aşk kırıntıları Siyah gecelerden aydınlık günler doğurdu Yakınlığınca uzak kumsal Yasaktı balığa yoksa ölürdü Eli değmeden yengece Mecburen dündeki yalnızlığına döndü Ayrı ırmakların ters yönlü suyu gibi Ayrı mevsimlerin semadaki kokusu gibi Vardı çoktu yanıktı dokunuşu Ve cesaretsiz yengeç kabuğuna çekildi Dipte kaya kuytusunda olamayan Işığa aşık balık Ayak sürüye sürüye Ayrılığı seçti Ve herşey delirdi sanki Önce Yükseldi çanların sesi Ten istemeden Özlenmeden Çaresizce sessizleşti Yine aynı gök Yine aynı yürek Yine aynı sevda Tek fark duyan yoktu çığlıkları Yine yangınlar kaldı tek başına Sonra Çanlar sustu bir bir Sağırlık bitti Körlük bitti Griler damladı tablodan Gerçeğe döndü zaman Puslu manzaraydı mekan Geriye kalan Hatıraları süsleyen aşk oldu Her anılışında gözler sağnakla doldu Yüz acıyla burkulurken En değerli olan aşk Dönüp dolaşıp Nefese hançeriyle bağdaş kurdu Ve şimdi balık Yanına soğuk güneşini almış Ceplerine yalnızlık doldurmuş Kumsaldan uzak Yalan tebessümler içinde Kısır döngüde dolaşır durur Gel gör ki Dokunamadığı yengeç Özlediği tek varoluştur... ASLI DEMİREL... |