VESSELAMSeverim yerde içmeyi, Öyle sürüngen, öyle dibe vurmuş! Severim kayalıklara inmeyi, Öyle derbeder, öyle berduş vesselam! Bir tutkuya feda etmişim baharını ömrümün, Bir zalime köle etmişim, en güzel yanını gönlümün, Yumruklardım her yerini böğrümün; İşte öyle yanmış canım, öyle acılar vesselam! Semalardan dökülür sanki gönlümün zerreleri, Kum gibi serpilir toprağın her karışına, Evreni sarmış, bir iklim gibi acımın taneleri, İşte öyle kırgınım, Öyle un ufak, öyle tuz buz Ve öyle paramparça vesselam! Omzunda ağlayacağımı düşündüğüm kim varsa, Baktım ki yoklar! Anladım ki hiç geçmemişler ömrümün sokağından, Öyle sanmışım, öyle kandırmışım kendimi, Öylesine bir hayale sığınmak istemiş ruhumun canı, İşte öylesine yalnızmışım, öyle bir başıma vesselam! Şimdi bahçeme gelen, beyaz atıyla prensim olsa, Şimdi kapımı çalan, elinde sihirli değnek; Bir peri olsa, kaç yazar! Bir hırsız, bir eşkiya, bir kötü adam varmışçasına kapımın ardında, Kapatmışım kendimi kuruntularımın girdabına, Öylesine dilim yanmış yaşamaktan, Şimdi öyle ürkekçe, öyle çekingen... Ve öylesine korkak vesselam! |