SİYA! 4Bir martı Mevlanadır ringlerin kansız vaktinde Ve sürreal ve -izm bir şeylere ek ve bir şeylere son İstanbuldadır yalnızca……değil –bizim gölet- diyebilecek bir çocuğun En çok çoğaldı bahçesinde Bir martı –e yazar ya da elektronik bir rahleden geçer sanrısı Bu martı benim gözlerime tüylenen bir çırpınış kadar Ölüm serpiştirir aşk ve fahrenhayt üzerine Bir martı siyahtır olacağına küffar sonuna mümin, feylesofun elmada kalan yarısı Kanatları turşusuyuna bandırılmış bir Fransız havarisi gibi 12’siz ve kümbetsiz Ya da yeni açılan çilehanede papyonu bej rengi hafif sallantıda Bir martı siyahtır meczuptur ve az kala…. Yesevinin en sevdiği çukur Düşer ve Havvanın kemiğinden yaratır Ademi, Afrodit bekler erkekliğini Bir martı bir göç üzre Kıssası kadim bir çoban kavalında bilenmiş kan Deccalin zincirlerindeki yağ kadar akışkan Geçer düş soluğundan sabbahın selamı üzre, Cennet martıdır Şems, Ay kuvezde büyütülmüş gök bebeği Ne martı ne deniz, oylum bir nefs aslolan sufi Kollarına gerilen ha bir çarmıh ha bir hilal Ruhun nasıl girdiyse ney ile bedene Çık bir ecr ile bedeninden Çünkü Ne martı kurtarır ikbali ne çarmıh ne de hilal AHMET SERDAR OĞUZ |