DOĞMAMIŞ GÜNAHLI ELLEr
En büyük yokluğun varlığa hayır diyemeyişi,
Gözlerinin elasının yitirmişliği, Kelebeğin kanatlarındaki varlığı, Hepsi birer nokta idi en sondaki önde. Kelebeğin kanatlarında tek bir toz, Suda yüzen balıklarda tek bir damla, Yüreğimde yanan tek bir dalga, Hepsi birer sandal yapmışlardı en sondaki önde. Sol ayaklarımda sağ terliklerim, Ellerimde yok olmuş ellerin, Dizlerinde yok olmuş düşlerim, Hepsi birer ışık söndürmüşlerdi en sondaki önde. Yüreğimin kanatlarının saydamlığı, Gözlerimin bağırsakla kalın bağlantısı, Beynimin hücrelerde körlüğü, Hepsi birer vücut yakmışlardı en sondaki önde. Ters düz edilmiş çizgilerim, Kaybolmuş kaybolmuşluğum, Sessiz kazandıklarım, Hepsi sır olmuştu gürültülü en sondaki önde. Ters düz edilmiş edilmişliklerim, Ayağıma giyemediğim tekrarlı sayılarım, Ellerimle gitmeyeceğim körlüklerim, Hepsi birer yalan olmuştu tek doğru olan en sondaki önde. Karpuz tarlalarındaki renklendirdiklerim, Ellerimle elleyemediklerim, Yüreğimle sığdıramadıklarım, Hepsi birer toprak olmuştu çökmeyen binada. Sigaramdan bir duman yaptım kendime, Ellerimle soydum derimi, Bileğime altın hücreyi yerleştirdim, Beynimi yokluğa alıştırdım. Sen bunlardaki birer hepsin, Yokluğun,varlığı sınırdan tek noktada çiziyor, Ellerini götür o noktaya, Ellerinle hisset yüz binlerce hissini. Ama sevgilim o noktaya kelebek konmasın, Kelebekler yetiştir orada kelebek değil, İnan bir gün tek bir el hareketinle, Binlerce kelebekten tek bir kelebek olur ve o kelebek elinde ekmek torbası ile belediye otobüsünün içinde ölüme gider. |