(SAV) PEYGAMBER HİÇ YANILMAZŞiirin hikayesini görmek için tıklayın ANKARA’DAN BAKIŞ
Dr. Abdullah Terzi 11 Ekim 2012/Yeni Mesaj Gaztesi Tuhaf tuhaf fitneler “Balık baştan kokar” demişler ya… İdarecilerimiz “gömlek” değiştirince, toplum da nelerini değiştirmedi ki… Hele hele, “Biz topluma mesaj veririz, o da bunu algılar” ve “Biz milletin gazını aldık” dercesine, milleti dönüştürmeye-değiştirmeye gayret edenlerin, “kötü çığır açanların” vay haline… Sevgili Peygamberimize hakaret edilip sövülecek, siz de gaz alma görevi üstleneceksiniz… Şu tuhaf fitne-fesat örneklerine de bir bakın, Allah aşkına… Hollanda Lahey’de Ehl-i Beyt Camii’ni ziyaret ettik. Orada Caferi bir kardeşimiz başından geçen ilginç bir olayı anlattı: “Berlin’de Ömer Camii’ne namaz kılmak için arkadaşımla girdik. Secde yerine kağıt mendil koyarak, namaza başladık. Bir çocuk geldi, mendilleri alıp kaçtı… Tekrar mendil koyduk, yine gelip aldı. ‘Evladım niye alıyorsun, biz namazdayız.’ ‘Siz burada namaz kılamassınız’ dedi… ‘Biz senin için değil, Allah’a ibadet halindeyiz’ demeye kalmadan, görevli hoca geldi, ‘Burayı terk edin, siz Şii’siniz burada namaz kılamassınız’ diyerek, bizi zorla camiden dışarı attı.” Şii, Caferi; Sünni camiine giremeyecek, namaz kılamayacak… Yetmedi; Sünni biri, Şii camiine girerse, ola ki “Ehli-Sünnet’ten çıkmış olur, imanı zarar görür” gibi çarpık bir anlayış da sürüp gidiyor… Aman Cemevine girmeyin ne olur, ne olmaz! Ne olacak efendim? Ne var orda? Cemevi, toplanma yeri… Halılar üzerine minderler koymuşlar… Acı-tatlı günlerinde veya belli zamanlarda Alevi kardeşlerimiz bir araya gelip, Allah sevgisi, Muhammed (a.s)’a sadakati, Ali Efendimize ve Ehl-i Beyt’e sevgi ve bağlılığı terennüm ediyorlar. Saz eşliğinde inanç ve kültürlerini yaşıyorlar. Dua ediyorlar. Hacılarını oradan uğurluyorlar. Diğer taraftan, sen Alevisin, camiye girme!.. Niye? Hz. Ali camide şehit edildi. Veya camiye gidenler Hz. Ali’yi şehid etti. Yok namaz yoktur, dua vardır. Rekât ne imiş… Bakıyorsunuz, Müslümanların yaşadığı topraklarda, Şii’yi, Alevi’yi Sünni camiine ya sokmuyorlar ya girmiyor… Sünni’yi de Şii camiine girerken “ne olur ne olmaz” diye korkutuyorlar, Cemevine gitmeyin diye yönlendiriyorlar… Hepsi Mescid-i Haram’da olsa, Kâbe’ye dönüp namaz kılmıyorlar mı? Kâbe’nin etrafında tavaf etmiyorlar mı? Aynı Allah’a, aynı Peygambere inanmıyorlar mı? Hepsi Ehl-i Beyt’i sevip-saymıyorlar mı? Allah’ın evinde olan birlik-dirlik, tevhid, neden onun numunesi olan camilerde olmasın? Neden engellensin? Kardeş olan mü’minler arasına mezhepsel bu duvarı örenler, bakın öbür taraftan ne yapıyorlar: 1- Dinlerarası diyalog adına, hoca cemaatini toplayıp, kiliseye gidiyor. Papazın duasına amin demeye… Kilise sıralarında hacı amcaların fotoğrafları cami duvarındaki panolara asılıyor… 2- Papazlar camiye geliyor (diyalog yapmaya)… Hacı amcalar minberin kenarında oturmuş, bir papazın bir hocanın duasına amin diyor. (Papaz, Şii değil ya!...) 3- Hannover’de papaz, heyetiyle camiye geliyor, vaaz kürsüsüne çıkıyor, “İslam ve Hıristiyanlık” konulu konuşma yapıyor. Kilise ve cami cemaati dinliyor. Basında yer aldı bu olay… 4- Roterdam’da minareli camiye, Ramazan Bayramı günü, cami cemaatle dolu iken papaz geliyor, yürüyüp minbere (Resulullah’ın minberi!) çıkıyor ve konuşmaya başlıyor. (Şii değil ya!...) Sünni dünya bir garip değil mi?! Papaz camiye giriyor, vaaz kürsüsüne çıkıyor, minbere çıkıyor, mihrabın önünde imamlarla poz veriyor… Ama Şii değil ki, yasak gelsin ona… Bu çarpık duruşu unutmayalım… Ülkemizde yaygın söylentidir: “Alevilere kız verilmez, kız alınmaz. Kestikleri yenilmez…” Peki bunu diyen Sünni dünya ne yapıyor: 1- Kızlarını Hıristiyanlara veriyorlar… 2000’de Urfa’da başlayan “dinlerarası diyalog” toplantılarının meyvesi olarak sunulan, İbrahim Camii’nde imam, papaz, hahamın huzurunda kıyılan, bir Müslüman kadını, Hıristiyan profesöre nikahlayan toplantıdan sonra, köprülerin altından çok sular aktı. Türk kızları şakır şakır Hıristiyanlarla evleniyor. 2- “Şii’nin kestiği yenmez” diyenler, Alman ve İtalyanların kestiklerini yemekte beis görmüyorlar. 3- Hatta diyalogcular diyor ki: “Bir Alman komşunuz sizi çağırsa ve domuz eti sunsa, yiyebilirsiniz, komşuluk hukunuz daha önemlidir.” Bu tuhaf-garip fitne-fesat örneklerini çoğaltmak mümkün… Birkaçına dikkat çekelim dedik. Unutmayalım, mü’minler kardeştir, Müslümanlar kardeştir. Alevi, Caferi, Şii, Hanefi, Şafii, hepsi tevhid ehli ve Peygamberimizin ümmetidir. Ehl-i Beyt’in aşıklarıdır. Bu fitneler: 1- Deccal’in oyunudur. Çünkü o, Müslüman gözükecek, suya ateş, ateşe su diyecek, en büyük fitneyi çıkaracaktır. (Ahir zaman). 2- Dinlerarası diyalog, ahir zaman fitnesidir. Dört dörtlük misyonerlik projesidir. Kanmayalım… Bir olalım, diri olalım, neslimize ve vatanımıza sahip çıkalım.
Allah adı geçince, kalben teslim olurum
Hak ile hukuk mutlak, ruhen teslim olurum (SAV) Peygamber hiç yanılmaz, yanıldı diyen kafir Olursam ben olursam, Ali gibi olurum. Kökten zavallılar var, tam Alevi düşmanı Alevi kurban keser, yemez Ali düşmanı Kız alıp vermezlermiş, Yezid oğlu Yezidler Eh-i Beyt iken Ali, inkar eder düşmanı. Ya Allah koru bizi, Ali dostu bizleri Allah emridir Ali, hiç ayırma bizleri Pis Yezid’e gelince; lanet olsun köküne Hep aşağıladılar; İslam olan bizleri. Yolumuz Allah yolu, böyle biliriz dini Hasan-Hüseyin nurdur, yol bilmez Yezid hini Peygamber soyu iken; küfür etti Yezidler Allah nurudur Ali, Ali bilirim dini. |
Kutlarım
Yüreğinin sesi daim olsun dilerim