ALLAH TAM KALBİMDEDİRŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Murat Çabas
11 Ekim 2012/YENİ MESAJ GAZETESİ Alevilik İslam’ın yoludur Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in Almanya’nın Köln kentinde bulunan Hacı Bektaş Veli Cemevi’ne yaptığı ziyaret ve de burada yaptığı konuşma oldukça önemliydi. Başkan Görmez, “Alevilik İslam’ın yoludur. Biz diyoruz ki, herhangi birisi, ‘Alevilik İslam’ın dışında’ derse karşısında bizi bulur “dedi. Sayın Görmez, Avrupa Birliği’nin raporlarda sürekli önümüze koyduğu “Alevilerin azınlık olduğuna dair” dayatmasına cevaben de, “Anadolu’daki Aleviler bazı Avrupa ülkeleri raporlarında azınlık olarak geçiyor. İnanın bu sizi gönül evinizden ne kadar yaralıyorsa beni de o kadar yaralıyor. Alevi vatandaşlarımız Anadolu’nun asli sahibidir” ifadelerini kullandı. Öncelikle Diyanet İşleri Başkanımıza bu, fitnelerin önünü kesici samimi gayretlerinden dolayı tebrik ve teşekkür ediyoruz. Çalışmalarında da başarılar diliyoruz. Bizler, batılıların maksatlı olarak dillendirdiklerinin aksine Alevi’siyle, Sünni’siyle, Caferi’siyle, Şii’siyle tek bilek tek yürek olan Müslüman Türk milletiyiz. Sayın Başkanımızın yapmış olduğu bu ziyaretler bu temel birlikteliği pekiştiren faaliyetlerdir. Suni olarak çıkartılmak istenen ayrılıklar, fitneler ancak bu samimi gayretlerle son bulur. Esasen işin aslına indiğimizde “ben Müslüman’ım” diyen herkesin ortak paydası Ehl-i Beyt’tir. Ehl-i Beyt dinin merkezidir. Peygamber Efendimiz (SAV) kendisinden sonra Ehl-i Beyt’ini işaret ederek, insanların darmadağın olmasını engellemek istemiştir. Gadir Hum’da yaşanan hadiselere baktığımızda Ehl-i Beyt’e tabi olmak, Onların ipine sımsıkı sarılmak Cenab-ı Hakk’ın muradıdır. Prof. Dr. Haydar Baş “Ehl-i Beyt birliğin adresidir” derken, bu gerçeklerden ve bu gerçekleri ispatlayan birçok ayet ve hadislerden yola çıkarak bunu söylemektedir. Ehl-i Beyt’i sevmek, onlara tabi olmak diğer ashabı inkar anlamına gelmemektedir. Fakat bir hakkı da sahiplerine teslim etmek boynumuzun borcudur; Ehl-i Beyt’i sevmek bizzat Allah’ın emridir. Onları sevmek farz kılınmıştır. Ehl-i Beyt’i sevmek, Kur’an’da Peygamber Efendimizin (SAV) peygamberliğine karşılık bir ücret olarak belirtilmiştir. Bu manada Ehl-i Beyt’i ve İslam’daki önemini yeni yeni kavrayan biz Sünniler alevi kardeşlerimizdeki bu Ehl-i Beyt sevgisinden istifade etmeliyiz. Hep beraber bir taraftan Ehl-i Beyt sevgisiyle coşarken, diğer taraftan da Onların örnek hayatlarını, ibadet tarzlarını, dine olan bağlılıklarını da hayatımıza geçirmeliyiz. Unutmayalım ki, sevginin ispatı itaattir, teslimiyettir, ibadettir, kulluktur. İmam Ali, Hz. Fatıma, İmam Hasan, İmam Hüseyin denilince aklımıza hep ibadetiyle, hizmetiyle, aşkıyla, mücadelesiyle, dünyasıyla ahiretiyle dört dörtlük bir hayat gelmektedir. Onlar böyle oldukları gibi Onların yolunda giden Ahmet Yeseviler, Hacı Bektaşı Veliler, Abdal Musalar, Ahi Evranlar, Sarı Saltuklar, Mevlanalar, Yunuslar da Ehl-i Beyt çizgisinde İslam’ı dört dörtlük yaşamışlardır. Bugün bizler Ehl-i Beyt çizgisinde buluşarak iki önemli adımı atmış bulunmaktayız: Birincisi Allah’ın ve Resulü’nün muradı doğrultusunda hareket etmekteyiz; ikincisi suni gündemlerle bizleri bölmek ve parçalamak isteyenlere tokat gibi cevap vermekteyiz. Bugün bu gerçeklerin kavranılmasına Prof. Dr. Haydar Baş Bey’in hizmetleri vesile olmuştur. İslam’ın her devirde anlaşılmasına ve yaşanılmasına vesile olan Ehl-i Beyt imamlarıyla ilgili ortaya koyduğu külliyat ve de Ehl-i Beyt sevdalılarını aynı çatı altında buluşturan, dünyaya birlik mesajı veren Ehl-i Beyt sempozyumları tarihi çalışmalardır. Bu çalışmalarla, Ehl-i Beytin damgasının vurulacağı muhteşem bir devir başlamıştır. Unutmayalım ki, kim Allah’ın sev dediği Ehl-i Beyt’e sahip çıkarsa, Allah onlara maddi ve manevi bütün nimetlerini verecektir, bütün rahmet ve bereket kapılarını açacaktır. Dünyada da ahirette de en büyük sermaye budur.
Lanetlidir her Yezid, lanet ile fişlenmiş
Hasan’la Hüseyin, şehit olup işlenmiş İslam Ali demektir, ilimdir İmam Ali Allah tam kalbimdedir, nakış-nakış işlenmiş. Para pula satılmış, zamanın büyükleri Din imanı kullandı, kırılsın höyükleri (SAV) Peygambere karşıydı, Emevi Yezidleri İhanet kokuyordu, Yezid en büyükleri. Allah yolu imandır, iman eden yürektir Yezid sapık sapkındır, biat eden sürektir Hakk için yaşamaktır, tam İslam’dır Ehl-i Beyt Bilen kalben uymalı, uymaz kazma kürektir. Lanet olsun kâfire, tıpkı Yezid gibidir Lanet olsun Yezid’e, o da kâfir gibidir Her şeytan bir şeytandır, kılsa da yalan namaz Allah korusun bizi, Ali nuru gibidir. |
HZ. ALİ İÇİN NAZİL OLMUŞ BAZI AYETLER
Kaynak:Kur'an-ı Kerim/Bakara Sûresi/Sayfa:7/Cüz:1/39. Ayet: İnkâr edenler ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte bunlar cehennemliktir. Onlar orada ebedî kalacaklardır. ﴾39﴿وَالَّذ۪ينَ كَفَرُوا وَكَذَّبُوا بِاٰيَاتِنَٓا اُو۬لٰٓئِكَ اَصْحَابُ النَّارِۚ هُمْ ف۪يهَا خَالِدُونَ۟ ﴿٣٩﴾
Kaynak: Kur'an-ı Kerim/En'âm Sûresi/Sayfa:149/Cüz:8/Ayet:156-157: Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa (yahudilere ve hıristiyanlara) indirildi. Biz onların okumalarından habersiz idik" demeyesiniz, yahut, "Eğer bize kitap indirilseydi biz onlardan daha çok doğru yolda olurduk" demeyesiniz, diye bu Kur'an'ı indirdik. İşte size Rabbinizden açıkça bir delil, bir hidayet ve bir rahmet geldi. Artık Allah'ın âyetlerini yalanlayan ve (insanları) onlardan çeviren kimseden daha zalim kimdir!? İnsanları âyetlerimizden alıkoymaya kalkışanları, yapmakta oldukları engellemeden dolayı azabın en kötüsü ile cezalandıracağız. ﴾156-157﴿
اَوْ تَقُولُوا لَوْ اَنَّٓا اُنْزِلَ عَلَيْنَا الْكِتَابُ لَكُنَّٓا اَهْدٰى مِنْهُمْۚ فَقَدْ جَٓاءَكُمْ بَيِّنَةٌ مِنْ رَبِّكُمْ وَهُدًى وَرَحْمَةٌۚ فَمَنْ اَظْلَمُ مِمَّنْ كَذَّبَ بِاٰيَاتِ اللّٰهِ وَصَدَفَ عَنْهَاۜ سَنَجْزِي الَّذ۪ينَ يَصْدِفُونَ عَنْ اٰيَاتِنَا سُٓوءَ الْعَذَابِ بِمَا كَانُوا يَصْدِفُونَ ﴿١٥٧﴾
Kaynak: Kur’an-ı Kerim/Mâide Sûresi/Sayfa:119/Cüz:6/67. Ayet (Tebliğ Ayeti):
Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan onun verdiği peygamberlik görevini yerine getirmemiş olursun. Allah seni insanlardan korur. Şüphesiz Allah, kafirler topluluğunu hidayete erdirmeyecektir. ﴾67﴿ يَٓا اَيُّهَا الرَّسُولُ بَلِّـغْ مَٓا اُنْزِلَ اِلَيْكَ مِنْ رَبِّكَۜ وَاِنْ لَمْ تَفْعَلْ فَمَا بَلَّغْتَ رِسَالَتَهُۜ وَاللّٰهُ يَعْصِمُكَ مِنَ النَّاسِۜ اِنَّ اللّٰهَ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الْكَافِر۪ينَ ﴿٦٧﴾
Kaynak: Kur’an-ı Kerim/Mâide Sûresi/Sayfa:107/Cüz:6/3. Ayet (İkmal Ayeti):
Ölmüş hayvan, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına boğazlanan, (henüz canı çıkmamış iken) kestikleriniz hariç; boğulmuş, darbe sonucu ölmüş, yüksekten düşerek ölmüş, boynuzlanarak ölmüş ve yırtıcı hayvan tarafından parçalanmış hayvanlar ile dikili taşlar üzerinde boğazlanan hayvanlar, bir de fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı. İşte bütün bunlar fısk (Allah'a itaatten kopmak)tır. Bugün kafirler dininizden (onu yok etmekten) ümitlerini kestiler. Artık onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim. Size nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm'ı seçtim. Kim şiddetli açlık durumunda zorda kalır, günaha meyletmeksizin (haram etlerden) yerse şüphesiz ki Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. ﴾3﴿حُرِّمَتْ عَلَيْكُمُ الْمَيْتَةُ وَالدَّمُ وَلَحْمُ الْخِنْز۪يرِ وَمَٓا اُهِلَّ لِغَيْرِ اللّٰهِ بِه۪ وَالْمُنْخَنِقَةُ وَالْمَوْقُوذَةُ وَالْمُتَرَدِّيَةُ وَالنَّط۪يحَةُ وَمَٓا اَكَلَ السَّبُعُ اِلَّا مَا ذَكَّيْتُمْ وَمَا ذُبِحَ عَلَى النُّصُبِ وَاَنْ تَسْتَقْسِمُوا بِالْاَزْلَامِۜ ذٰلِكُمْ فِسْقٌۜ اَلْيَوْمَ يَـئِسَ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا مِنْ د۪ينِكُمْ فَلَا تَخْشَوْهُمْ وَاخْشَوْنِۜ اَلْيَوْمَ اَكْمَلْتُ لَكُمْ د۪ينَكُمْ وَاَتْمَمْتُ عَلَيْكُمْ نِعْمَت۪ي وَرَض۪يتُ لَكُمُ الْاِسْلَامَ د۪يناًۜ فَمَنِ اضْطُرَّ ف۪ي مَخْمَصَةٍ غَيْرَ مُتَجَانِفٍ لِاِثْمٍۙ فَاِنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ رَح۪يمٌ ﴿٣﴾
Kaynak: Kur’an-ı Kerim/Mâide Sûresi/Sayfa:117/Cüz:6/55. Ayet :
Sizin dostunuz ancak Allah'tır, Resûlüdür ve Allah'ın emirlerine boyun eğerek namazı kılan, zekâtı veren mü'minlerdir. ﴾55﴿ نَّمَا وَلِيُّكُمُ اللّٰهُ وَرَسُولُهُ وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا الَّذ۪ينَ يُق۪يمُونَ الصَّلٰوةَ وَيُؤْتُونَ الزَّكٰوةَ وَهُمْ رَاكِعُونَ ﴿٥٥﴾
KAYNAK: Kur'an-ı Kerim/ A'râf Sûresi /Sayfa:154/Cüz:8/36. Ayet:
Âyetlerimizi yalanlayanlar ve onlara uymayı kibirlerine yediremeyenlere gelince işte onlar cehennemliklerdir. Onlar orada ebedi kalacaklardır. ﴾36﴿وَالَّذ۪ينَ كَذَّبُوا بِاٰيَاتِنَا وَاسْتَكْبَرُوا عَنْهَٓا اُو۬لٰٓئِكَ اَصْحَابُ النَّارِۚ هُمْ ف۪يهَا خَالِدُونَ ﴿٣٦﴾
KAYNAK: Kur'an-ı Kerim/ Bakara Sûresi/Sayfa:32/Cüz: 2/207. Ayet:
İnsanlardan öylesi de vardır ki, Allah'ın rızasını kazanmak için kendini feda eder. Allah kullarına çok şefkatlidir. ﴾207﴿وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَشْر۪ي نَفْسَهُ ابْتِغَٓاءَ مَرْضَاتِ اللّٰهِۜ وَاللّٰهُ رَؤُ۫فٌ بِالْعِبَادِ ﴿٢٠٧﴾
Kaynak:Kur'an-ı Kerim/ Yûnus Sûresi/Sayfa:210/Cüz:11/17. Ayet: Artık, Allah'a karşı yalan uydurandan veya O'nun âyetlerini yalanlayandan daha zâlim kimdir? Şüphe yok ki (böyle) suçlular asla kurtuluşa ermezler. ﴾17﴿فَمَنْ اَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرٰى عَلَى اللّٰهِ كَذِباً اَوْ كَذَّبَ بِاٰيَاتِه۪ۜ اِنَّهُ لَا يُفْلِحُ الْمُجْرِمُونَ ﴿١٧﴾
KAYNAK: KUR'AN-I KERİM/Tevbe Sûresi/Sayfa:196/Cüz 10/61. Ayet: Yine onlardan peygamberi inciten ve "O (her söyleneni dinleyen) bir kulaktır" diyen kimseler de vardır. De ki: "O sizin için bir hayır kulağıdır ki Allah'a inanır, mü'minlere inanır (güvenir). İçinizden inanan kimseler için bir rahmettir. Allah'ın Resûlünü incitenler için ise elem dolu bir azap vardır." ﴾61﴿وَمِنْهُمُ الَّذ۪ينَ يُؤْذُونَ النَّبِيَّ وَيَقُولُونَ هُوَ اُذُنٌۜ قُلْ اُذُنُ خَيْرٍ لَكُمْ يُؤْمِنُ بِاللّٰهِ وَيُؤْمِنُ لِلْمُؤْمِن۪ينَ وَرَحْمَةٌ لِلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا مِنْكُمْۜ وَالَّذ۪ينَ يُؤْذُونَ رَسُولَ اللّٰهِ لَهُمْ عَذَابٌ اَل۪يمٌ ﴿٦١﴾
KERBELA'DA, HZ. MUHAMMED'İN (SAV) CİĞERPARELERİNİ KATLEDENLER (PEYGAMBERİMİZİ İNCİTENLER) VE AYETLERİ GÖRMEZDEN GELENLER CEHENNEMLİKTİR)
AYRICA DA DÖRT AYLAR İLE İLGİLİ AYETLER VAR;
KAYNAK: Kur'an-ı Kerim/ Tevbe Sûresi /Sayfa:192/Cüz:10/36 Ayet:
Şüphesiz Allah'ın gökleri ve yeri yarattığı günkü yazısında, Allah katında ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü haram aylardır. İşte bu Allah'ın dosdoğru kanunudur. Öyleyse o aylarda kendinize zulmetmeyin. Fakat Allah'a ortak koşanlar sizinle nasıl topyekûn savaşıyorlarsa, siz de onlarla topyekûn savaşın. Bilin ki Allah, kendine karşı gelmekten sakınanlarla beraberdir. ﴾36﴿ اِنَّ عِدَّةَ الشُّهُورِ عِنْدَ اللّٰهِ اثْنَا عَشَرَ شَهْراً ف۪ي كِتَابِ اللّٰهِ يَوْمَ خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ مِنْهَٓا اَرْبَعَةٌ حُرُمٌۜ ذٰلِكَ الدّ۪ينُ الْقَيِّمُ فَلَا تَظْلِمُوا ف۪يهِنَّ اَنْفُسَكُمْ وَقَاتِلُوا الْمُشْرِك۪ينَ كَٓافَّةً كَمَا يُقَاتِلُونَكُمْ كَٓافَّةًۜ وَاعْلَمُٓوا اَنَّ اللّٰهَ مَعَ الْمُتَّق۪ينَ ﴿٣٦﴾
KAYNAK: Kur'an-ı Kerim/ Tevbe Sûresi /Sayfa:193/Cüz:10/37. Ayet:
Haram ayları ertelemek, ancak inkarda daha da ileri gitmektir ki bununla inkar edenler saptırılır. Allah'ın haram kıldığı ayların sayısına uygun getirip böylece Allah'ın haram kıldığını helal kılmak için Haram ayı bir yıl helâl, bir yıl haram sayıyorlar. Onların bu çirkin işleri, kendilerine süslenip güzel gösterildi. Allah inkarcı toplumu doğru yola iletmez. ﴾37﴿ اِنَّمَا النَّس۪ٓيءُ زِيَادَةٌ فِي الْكُفْرِ يُضَلُّ بِهِ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا يُحِلُّونَهُ عَاماً وَيُحَرِّمُونَهُ عَاماً لِيُوَاطِؤُ۫ا عِدَّةَ مَا حَرَّمَ اللّٰهُ فَيُحِلُّوا مَا حَرَّمَ اللّٰهُۜ زُيِّنَ لَهُمْ سُٓوءُ اَعْمَالِهِمْۜ وَاللّٰهُ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الْكَافِر۪ينَ۟ ﴿٣٧﴾