herşeyin bir ruhu var
herşeyin bir ruhu var
evlat bak dedi çocuk baktı yaşlı amcaya ne demek şimdi dedi çocuk dinle evlat dedi otur şöyle kaya sevgilisi toprağa sarılmış yatıyordu dağın tepesinde ve zaman zaman ovaya bakar rüzgarla birlikte ıslık çalardı mutluluktan tepesinde rengarenk çiğdemler kardelenler yetiştirir kokusunu savururdu gökyüzüne kartallara yuva olurdu bazan bazende gölge olurdu eteğindeki kevenlere günün hikayesini anlatır geçerdi zaman birgün garip adamlar geldi ellerinde balyozlar ve çekiçler ve dinamitlerle kaya anlamadı birşey toprak tedirğin daha öncede eşekli adamlar geçerdi yandaki tepeden ama aldırmazdı ama bunlar başka baktı yüzlerine şöyle biri hışımla indirdi balyozu tepesine digeri çekiçlerle parçalamaya başladılar gövdesini kayanın ve derin inlemeler geldi kayadan ve dinamitleri patlattılar kaya parçalara ayrıldı sevgilisi toprak daha fazla tutamadı gözyaşı pınarları taşarcasına ovaya doğru akmaya başladı adamlar sevinçle gülüyorlar birbirini kutluyorlardı oysa bunça yıllık iki sevgili toprak ve kaya ayrılmış ve kaya parçalara bölünmüş toprağınsa karnı yarılmıştı parcalarının iniltileri rüzgarla birlikte ağıt yakıyorlardı ve onların ruhu gökyüzüne karışmıştı hiçbirşeye kötü davranma ve üzme çocuk üzüldü demek herşeyin ruhu var amca |