el araf
1033
EL ARAF Yakamozda oturuyorum Yakamoz denizde deniz ayağımın dibinde Nargülü cehennemin dibinde Bir çay söylüyorum kendime Bir türkü dilimde Suskunum aslında Biraz da dilsiz Denize bakıyorum İçimde bir umman ki bir o kadar da boşluk Cennette sayıyorken kendini kimisi Kimi cehenneminde Sağımda hasret Solumda gurbet El Araf’a giden bir yol olsun istiyorum yüreğim İstemekle olmuyor Aşka vurmalıyım kendimi Aşkı bana kadehi kadehe vurur kırar gibi daha fazla Ah o hain boşluk O aramak O bulamamak Saçlarım sakallarıma karıştı kirli Hayat ağardı Musa’nın Hızır’ı olmak kolay mı Ya Rumi’nin Şems’i olmak Sev dedi ya Allah Sevmeye çalıştım Hamsın piş dedi okumaya çalıştım Ne oldum ki İçimde bir nargülü İçimde bir darağacı ki hep kaçmalar gitmeler Bulutu çok sever Tombul tombul beyaz bulutlar ısmarlar benden Yağmurları sorar Yakında gelecek derim Nereden bilirsin der ben bilirim derim Malum olur Bir onu bilemem aynası olmak isterken Aynam o olsun isterim o da benim Ruh ikizim Tarif et öyleyse hadi beni der en olmayacak şeyi ister benden Bilir tarifsiz olduğunu Bir dua olsa da adı Kifayetsiz kalır yine de dilim Tarif edersem öleceğimi bilir Ölmemi istemez yine de Elimi uzatırım eli pamuktan yumuşak Öpmek isterim incitmekten korkarım Sarılırım Sarılır İşte bu anın tarifi olamaz burası o El Araf Cennetim ol Cehennemim de Ne yana bakarsam seni göreyim Sağ kolum belinde Sol kolum gülünde nar Yok saymalar ortasında kalsa da yüreğim Gelmeler nasılsa kıyamet Görmeler mahşere kalmış Bu rüzgâr da neyin nesi peki şimdi neyi söndürecek Ya bu dalgaların sesi Kesecek mi sesimi Ah o derya denizin hikâyesi o Yunus’un o Eyyub’un Sandallarda olsun öyleyse son yolculuğum Yelkensiz Duldasız olsun Sevgiden aşktan başkası yalan Handa say kendini Bir yolcu say Bitmez bir günün kucağında olmaz bir günün sabahında say Bir ödeyen çıkar elbet bu hesabı Çıkar bir yere elbet bu yol Sevgiyse yürüdüğün yol yolun aşksa Vur öyleyse aşka Hadi durma vur Ne sen kırılırsın ne de o Ne de aşkın kadehi Sırat değildir gittiğin bu yol vallahi billahi de yalan El Araf olacak sana o yol Ah bir anlatabilsem Bir anlayabilse Bir baksam gözlerine Bir baksa gözlerime Bir el verse gözlerimiz birbirine derya deniz Akıl sır ermez o zaman aşka Yürek erir Yürekten gayrısı yalan yalan aşktan gayrısı Kaç gündür görmedim güya Duymadım Ateş yandığını bilmezmiş bilmezmiş kül olduğunu Kerem gibi Görmezmiş kimse Leyla’yı Mecnun gözüyle Gönül gözüyle görmektir aşk Yeter ki gönül kör olmasın Okudur Kuran Yeter ki oku gönül gözüyle oku Niye bu kadar karanlık siyahtır dersen eğer Demek ki sırtını dönmüşsün aşka Ne kadar açarsan aç gözlerini göz değildir gören Ne söylersen söyle dil değildir söyleyen O yürek var ya o yürek O aşk Ona ada kendini bırakma ellerini Kaybolursun Her yer bir çıkmaz sokak gecelerse şafaksız olur Git öyleyse hadi alıp başını Anamın türküsü yanında Beyaz bir aşk olsun dudağı kiraz Var git oğul var git yolun aşk olsun Yolun ağ olsun Cehennem zenginlere Cennet fakirlere olsun El Araf’ta dur ve bekle Ben görürüm seni El verdim yüreğine Anlamayanlar anlamaz anlamayacak Fazla söze ne hacet mühürlü değilse eğer yürek Seslen hadi sandalcıya Çağır sakallı deliyi de alsın aşkın şarabını heya mola vira vira Çek sandalcı de çek öyleyse El Araf’a Yönünü ver aşka ve dik dur Sandal barınağından bir adım ötedesin Ha sandal barınağı ha El Araf Ha da senin kolların Ben kollarında öleyim Yakamozda otursan da Yakamoz denizde deniz ayağının dibinde de olsa Ben bilirim öleceğim yeri de O yer her yer bana El Araf O yer benim içimde Bana her taraf El Araf. Özay Sağlam |