MİDYAT
Taşına yaslandım
Eski anlattın beni İnceydi taş ve hayat Ulaştım suskun kavimlerin esrarına Varlığını sunar güneş her sabah En derin aynasını arar Ağarır tepelerin ardından Dalgın seyreder seni Bir düş çağırdı beniâdem arasından Şavkı uykudaydı altın şehrin O an kalbimin dediği oldu Zaman dudağıma bir öpücük kondurdu Tanıktır kireç sıvalı dam Ve tanıktır kırlangıçların yuva yaptığı tavan Zamana ağıt Düşlerken bir çocuk Tüyden parmak uçlarından -Orada- isten başka Ruhu sindi mağara duvarlarına Ne vardıysa mahrem olan Sanki and içti duvar Alnında el kanyonların eseri olan Köşedeki buruşuk testi -Şimdi kırık - Yüzünü arıyor yaşamak için Nöbeti tutarken tan ağarınca Bağ yollarına dili sarkardı Hala üzümün fettan tarafına müptela Toprak damağında o tadı yutkunur Anılarında tek semeresi Dudak kıvrımlarından karşılıklı hayat Her öpüşün ardından Ağır yüklenmişti zaman Işığı oynak bir cine sığındı insan Kasıklarında ateşi kutsadı mağara Şehirleri, bir köstebek yaşantının Suretlerin baygın iktidarından Kutlu bir zamana akıyordu nehir Azizlerin dili aşındırdı İki gözü mor ve yankısız kayaları Dualar, esrik ezgiler söylenirdi Rüzgâra itimat doruklarda Yeni süsler ekleyip urbasına zaman Etimizle göneniyordu Daha berrak bir düşün hevesiyle Bir haçın gölgesinden sıyrılarak Yükseldi mağrur hilal Evler uzandı sema saltanatına Evren yalnızlığı avutacak Güneş, ay, yıldız Sonra bizdedir nazar Periler ki âdemoğlunu köleleştirdiler Emre amade testiler çağırırlardı En ücra mesafeden kadınlar Sürürlerdi hamarat gövdelerini Bir büyüyle ansızın unuturlardı Çocuklarının bir kuyuya düşme korkularını Şu dibinden heybetli kuyu Perilerin kutsal mekânı Üç cin üfürdü suyuna Suyundan içsem cezm oldum Ondandır bendeki katışıksız ruh Gayba aşinayım nazarım en derinlerde İşte duruyor beş kat şehir Toprağı bedenlerden törpülenmiş Hisleri sirayet etmiş yüz binlerce ceset Ruh lütfeder memelerinden Süt emmişim, öğütler almışım Sinesinden yakılmıştır yakinim Âdem’in diliyle bildim Bu toprakta açılacak mahşer Aynı batnın nüvesiyiz seninle Ey toprağın tapusu beş asırlık meşe Erenler kattı kutsallığımızı Nefesim tüterken düşmeyecek sayha Ve seni deviren helak olur Şimdi duvarlarda akşam Ruhların vaktidir Binlerce yılın huyudur Güvercinler salınır semalara Ezan yankılanır abbara tavanından. Kırlangıçların şehri Midyat Bilsen Vakit seninle Akşam, seninle akşam Yahya OĞUZ |