KADIN...
KADIN,
Libidolara beyaz yelken açan , uçsuuz bucaksız efsunlu bir derya. Kimse sormaz kanadın neden kırık, saçın neden peruk ve ayağında yüksek ökçe, şuh pabuçlu hatuna. RENGİN NEDEN BU KADAR PEMBE? Pembe mini etekli, ve yine pembe ajorlu çorabı baldırından, pembeli yüksek platformlu pabucuna sarkan , albenili kadına. Kimse sormayı akıl edemez, neden rengin bu kadar pembe? Erotizme tırmanan ipten bir merdivendir, ipleri yıpranır , hoyratça tırmanıla tırmanıla, ÖYLE YA, ÖYLE YA, ÖYLE YA... Egoları cilalayacak, fantastik bir objedir , çiğnenip duran ayaklar altında. Kadın, kimse sormayı akıl edemez, neden kalabalıklarda kaybolup gittiğini, böylesine kendisinden bile kaçıp saklandığı, dayanılmaz bir utançla, AŞK ADINA... KADIN, adı sahte ışıklı neonlarda mıhlıdır, KADIN, yatakta azrail temaslarda ahlıdır... KADIN. Sevda türkülerinde, sek rakılarda, sohbetlerde masa ardında, ayyaş ağızlarda, anasonlu naralarda, uğruna masalar devrilir, tenler delik deşik edilir. Namus namlunun en ucunda, can tek bir kurşunun ağzında, kaderi biçilmiştir, töre denen yobazlığın odağında. ANA doğurganlığında, KADIN , EN MİKROPLU GİRDAPTA BİLE KIVRANSA, KUTSALDIR, ÇÜNKÜ ANADIR... |
Sevdalara yanarım ben
Kaldırımlar yakar canım
Kimse sormaz benim halim..evet sorgulasak, yargılarsak gerçekleri daha iyi görürüz...
Kutladım selamlar