Güpegündüz düş gibi, beyaz bir at kapımda, İçimdeki çocuğa kuyruğunu sallıyor; Süslü koşumlarıyla sanki Hünkar biniti, Ne var ki adım atsa, ön sağı topallıyor...
Ağzına şeker sunup okşadım yelesini Ve dindirmek istedim ukdemin çilesini; Eğilip inceledim aksayan ön bacağı, Batkınından kurtardım nalı düşmüş toynağı.
On diş sarmısak dövüp em sürdüm beresine, Rahatlamıştır deyip gülümserken o da ne !?.. Toynağın oyuğundan uç verdi can pençesi, At gitgide parslaştı, günün kor bilmecesi...
Evet, öyle olsa da, mantık buna bigane, Ya temelli çıldırdım, ya da sanrım divane; Bu aykırı durumda ben kendimi unuttum, İçimdeki çocuğu ıslık çalıp avuttum...
Devasa cüssesiyle alt tarafı bir kedi, Ellerimi yalayıp önce korkumu yedi; Anladım ki, düş atı hayalimle sürüşmüş, Vahşi atalarının ongununa dönüşmüş.
O, pars endam koşarken özgürlük soluyacak, Yükünü sıfırlayıp kalıbına dolacak Ve azim ormanının hükümdarı olacak; Sonra, pars taylaşmaya başlayacak nasılsa, Etcillikten bıkacak genetik doğasınca.
Düşündüm : At parslaştı, pars taylaşsa ne olur ?! Balacan masum bilinç, iç dizginden kurtulur, Fıtratıyla münasip öz anlamını bulur.
Düş gücünü sınamak, böyle bir şey, ey Bilge ! Denemesi kolay da, ışık yoksa, yok gölge. Meramının mizanı, söylemine Sırat’sın, Kıssadan hisse bu ya, varsayalım, o at’sın !..
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
BEYAZ ATIN PENÇESİ şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
BEYAZ ATIN PENÇESİ şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.