AYRILIĞIN MİRASI
Bıçak yarası gibi göğsünden yaralanmış
Boşluğa sıkışmış bahar sabahı Sevinçlerimiz, yorgun ve kırgın Hayat ile ölüm arasındaydı... Yüzümüze “gülüş“ diye taktığımız Kirletilmemiş beyaz düşlerimiz “Hayat“ diye koşuşturduğumuz Saklı cümlelerimiz, yaralı geçmişimiz.. Ürkek bakışlarımız vardı... Geç kalmışlık kokuyordu Dört bir yanımız, ayrılıklara yakın Birbirinden uzak, aynı gökyüzü altında Saklı yüreklerimizi buluşturarak Nice hasret kelimelerini, demlemiştik Oysa isli çaydanlıklarda... Avuçlarıma boş kalbin Demir anahtarını bırakanı Karanlığın adresıni yazarak gideni Söz verdiğim, gözü kara cesaretimi Soğuk ve dilsiz duvarlara feda ettim... Yüreğimizde öğüttüğümüz acılarımızı Gökkuşaklarından ördüğümüz yarınlarımızı Bir akşam üstü “yoruldum artık“ cümlesini Miras bırakarak ayrılıklara gittik... Günbegün içten içe kemiren, gittikçe Büyüyen cevabını bulamadığımız Bulmaktan çekindiğimiz sorularımızı Gözlerimizdeki yenilmişliğimizi Sıcak gülüşlerimizi de Demir kapılarda soğuttuk... Şehrin tüm aynalarını teker teker kırdık Sonra da “kendimizi“ sevdiğimizin Sol göğsünde intihar ettik... Tespih tanelerinin imamesi kopmuş gibi Dağıldık etrafa birer birer... Hayata dair cümle olacakken Solgun yaprak olduk sonbaharda Aynı yürekte ömür boyu yaşayacakken Gömüldük tarihin tozlu sayfalarına Kefensiz, sebepsiz... Ve bir o kadar da vakitsiz… AYTEN ERDOGAN /DOLUNAY SESIYEL SIIRIME HAYAT VEREN ASLAN YÜREKLIYE TESEKÜR EDIYORUM |