Mış, muş, miş...
Gagalı lady sahnede esrar içmiş,
Taşpınarlı Eda güzellik sırrını paylaşmış, Avşar’ın Hülyası, Kırca’nın Levent’ini sevmiyormuş, Gündeşli Ebru pahalı oyuncaklarla oynuyormuş, Kozanoğlu Bora, Taşpınarlı Eda’dan ayrılmış, Mış, muş, miş... Bebekler beşiklerinde sallanmış, Mışıl mışıl uyumuş, Uyumayanlar ikiye bölünmüş, Bir kısmı ülkeyi soymuş, Diğer kısmı bir kayanın başında oturmuş ağlamış, Mış, muş, miş... Sınırlardaki Mehmetlere askercilik oynama emri verilmiş, Büyükler tahtlarından, küçükler ahmak kutusu televizyonlarından olanları izlemiş, Mehmet oyuna kendini kaptırmış, Mehmet vurulmuş, İnsanlar dehşete düşmüş, Mehmet’e işleyen gerçek bir mermiymiş, Oyun bitmiş, Mış, muş, miş... İnsanlar aldatılmış, İnsanlar haykırmış, İnsanlar ağlamış, İnsanlar yakarmış, İnsanlar yıkılmış, Mış, muş, miş... Önemli değilmiş, Taht oyunları son sürat devam etmiş, Krallar savaşçılık oynamaya, ahmaklar televizyonlarına iyice alışmış, Mış, muş, miş... İnsanlar unutmuş, İnsanlar bencilleşmiş, İnsanlar düşünmemeye başlamış, İnsanlar eğlence köleleri olmuş, Mış, muş, miş... Şöhret itibarlı bir statü olmuş, Sanat, maymunlara kalmış, Magazin, ana haber bülteni olmuş, Gerisi yalan olmuş, Üstüne bir bardak soğuk su içilmiş, Mış, muş, miş... |