(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Atlıkarınca şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Atlıkarınca şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Döne döne aynı noktada , Bulur kendini insan. Ne kadar farklı yaşasa da aynı yerde , Biter hayat.
Işıklarına kanılır bazen Renkli dünyaların. Bazen de kuyusunda yaşanır Oluşturulan batakların.
Seslenir ardı sıra defalarca Duyulmak istenmeyen çocukluk. Ve dönüp dururken aynı yerde Yalnızlığın sesinde uyuşup kalınır.
Hayatı yaşamaya çalışır kişi , Gülmeyi unutarak. Ne kadar çabalansa da , Ölmek kolay gelir herşeyden.
Ve İnsanlar ! Başka başka yüzlerde dosttur. Başka başka kalpleri olsa da , Dilleri aynı yalandır.
Kimi bıçak sırtında , Tırnakları ile kazır hayatı. Kimi de onların sırtından , Yaşar bedava.
Mevsimler köreltilir, Yıllar torbaya konulur. Acıdıkça yürekler, Atılır hayata bir çentik daha.
Döne döne aynı noktada , Bulur kendini insan. Ne kadar farklı yaşa da aynı yerde , Biter hayat.
İnsanlar yaşadıklarının aynasına bakar ona göre duygular serisine girer.hatalarıyla,yaptıklarıyla hep odaklaşır,toplumsal yaşamada insan evrimi sırasında oluşan tüm verilerde görünür her şey,onun yargılanması hep değişiktir...Doğruların çemberinde her şey oldukça azdır.Bir şey değeri kadar kendisi değerlidir...
Doğmakta, yaşamakta, ölmekte insan içindir. İnsanın bu üç yaşam serüvenini Allah yaratılış sırasında zaten pilanlayıp öngörmüş. "doğacaksın... yaşayacaksın... öleceksin" Bu sırayı değiştirmek kulun değil, yalnızca Allahın yetkisindedir. Her insanın ve canlının dünyaya gelişinde, Allahın belirlediği süreyi mutlaka yaşasın hükmü vardır. Vakitsiz ve sırasız herşeyin yokoluşlarında insanın, insan faktörünün de mutlak rolü vardır, Allahtan sonra.
Ama Allah bu denli güzellikleri, nimetleri, imkan ve olanakları insan denen harika yaratılmışa sonsuz cömertlikte sunduğuna göere, onun belli bir süreliğine de olsa mutlak yaşamasını öngörmüş. Güçlük bunu insanın anlayamadığıdır. İnsanın yaşam sürecini irdelediğinizde sıfır yaşında ölene de, yüz yılı aşkın zamanları yaşamış olanlarına da rastlarsınız. Demekki; insanın yaşaması, yaşatılması "kurallara uyarak" birinci şarttır. İnsanı en anlamlı biçimde geliştirip yaşatmak, insanın işidir. Allah bundan son derece memnun kalır, canlı yaşamının dahada anlamlı olması için farkında olmadığımız olanaklar sunar. Daha yaşamadan, yaşamın koşullarını özümsemeden, ölümü düşünmek, ölmek, bu insanın kendi kurgusu hatta fantazisidir.
Ölümün de kaçınılmaz bir gerçek olduğunu, evet insan her fırsatta düşünecektir. Ama, yaşamında bir gerçek olduğunu, ölümlülüğe rağmen, düzenli ve düzeyli bir biçimde yaşamak gerektiğini, hatta bunun ölmekten çok daha önce insana mutlaka yaşaması gerektiğinin, birincil hakkı olarak verildiğini bilmesi lazımdır. Bu nedenle ölüm son sıradadır. Esas olan insanın yaşamasıdır. Bu Hakkın istediği düzeyde ve kurallarda gerçekleşmiyorsa, insanın - insan gibi yaşamssına izin verilmiyorsa, burada Yaratana kusur bulmaya kulun hakkı yoktur. Yaşamı insana zehir eden insan, insanlar kusurludur.
Yaratanın ihsan ettiği onca nimetler, imkan ve olanaklar verken, insan akıl, güç ve cesaret gibi emsalsiz niteliklerle de techiz edilmişken; vakitrsiz, sırasız, nedensiz, ölümleri istemek, İnsan gibi harukulade yaratılmış bir varlığa doğrusu hiç yakışmaz. Ölüm insan için kaçınılmaz ve reddeilmez bir zorunluktur. Ama sondur, bitiş noktasıdır, Yaratana teslim olmaktır. O ana kadar geçmiş zamanı insan nasıl yaşamış ve değerlendirmiş, insanın insan gibi, yaşama yakışır, yaşayıp yaşamadığını öldükten sora çok daha kesin verilerle öğrenir insan. Belki de o verilerden kendisine örnek olacak, kendisine ve toplumuna yarar sağlayacak, "yaşam koşulları" bilgilerini de edinebilir.
Değerli şairim özenli bir çalışmanın ürünü olan şiirininiz bana bunları düşündürdü. Ben de, yarar sağlar umuduyla sizlere yansıttım. Esenlik ve mutluluk dileklerimle sizi selamlayıp kutluyorum. Kemal polat
Elbete değerli dost şairim elbette. Yaşamın kurallarla düzenlenmiş olduğuna zaten sık sık yorumda da vurgu yaptık. Aklımıza gelebilecek herşey "kurallara" tabidir. Kuralsız hiç bir oluşuma, her şeyi yaratan hikmet sahibi de izin vermez. Her canlının hareketi, fiil ve davranışı, "düzeyliliği yakalamak için" kurallarla sınırlıdır. Bu gün kü toplumsal yaşamımızda olduğu gibi hiç bir zaman sınrları zorlammalı, bu kadar çok kaoslara, güvensizlik ve mutsuzluklara yol açan kural hataları yapmamalıyız. Teşekkür ederim, saygı ve selamlarımla. kemal Polat
Yazdıklarınız çok doğru.. Bir de buna başkalarının üzerinden yaşamayı ve ikiyüzlülüğü eklersek... İnsan olmanın ayrıcalığını kavramanın gerekli olduğu ortaya çıkar . saygılarımla şairim
İnsanların bu dönüş sırasında yapıp ettikleri çok önemli, herkes aynı yerde buluşacak ama aynı yerlerden geçmiyor herkes, arada hayat torpillileri var,sanki doğuştan kayrılanlar ve doğuştan ezik ve şanssız olanlar var.
yuregın kendını astın artık o kadar anlamlı seylere dalıyor o kadar anlamlı yazıyorsunkı anlatamam ben bu yuregı neden sevdıgımı her sıırını okuyunca dahada ıyı anlıyorum can tanem yuregımın sultanı
Dönme dolaba binmeyi severim en çokta tam tepedeyken nefes aldığımı en çok orda hissederim ama dönme dolap bu durmaz döner yine bindiğin yerde gelir durur...
Hayat zaten zehirli bir akreptir,rotası yalnış yöneldi mi geriye dönüşü çok zordur. Haklısınız,o mesafede ve o sevgiyi özsel olarak görebilmek önemlidir...
bir söz vardı oyun bittiğinde şahta matta aynı torbaya girer diye.. bunu anımsattı şiir bana.. ve insan ardında sadece sevgisini bırakabiliyor sevdiyse ve sevildiyse.. nice güzeldi yine şiir dolu dolu yaşamın içinden.. kutlarım şairem sevgim saygımla..
Değerli Faize Hanım güzel bir şiir yine iki ayrı dilde kaleme dökmüşsünüz ve çokta iyi yapmışsınız başarılarınızın devamını temenni ederim kaleminiz daim olsun....saygılar sevgiler güzel kaleme ve yüreğe...