ARABACILAR
AliRıza ESEN’e
Kırık dökük araba zayıf çelimsiz bir at Bir dağ gibi karşına dikilip durdu hayat Yoksulluk omuzunda yükselirken kat be kat En ağır darbeleri arkadan vurdu hayat Akşam oldu mu kendi yiyeceğinden önce Atın yemini alır, biraz arpa ve yonca Ne zaman ki çaresiz orta yerde kalınca Ağrıyan bedenleri zalimce yordu hayat Yarı çıplak ırmağın yatağından çakılı Kürek kürek çıkarmak hangi aklın akılı Kan ter içinde beden yoksulluğa takılı O en zalim soruyu peşinen sordu hayat Sen ey vasıfsız işçi, sen yoksul arabacı Bak uzaktan seslenir sana “Gel” diye hacı Akşam bir dilim ekmek bir kazan bulamacı Rızkın diye sofrana her öğün verdi hayat Sanma özlenen hayat bu kadar da derindir Sanma ki varlık ile cehennemin serindir Sen vasıfsız yoksulsun sürünmek kaderindir Böyle dedi yoksula böyle buyurdu hayat Her at arabacının her zamanı pürmelâl Akıttığı terinin her bir damlası helal Acıyı saklı tuttu çözülmez dildeki lal Sırrını saklamadı ele duyurdu hayat Ben bir arabacının onurlu evladıyım Ve yorgun bedenlerin yorulmaz kanadıyım Bu onur zincirinin yarınlara adıyım Coşari’yi özünden sanma ayırdı hayat 13.09.2012/Samsun İbrahim COŞAR |
İNSAN BU MASADA SİZDE VAR
TBRKLER SAMSUNA SELAM OLSUN