MANKURT EDİLEN HER YAVRUDA NAYMAN ANA
Nayman ana
kimbilir belki uyanan olur bir duyan, bir gören olur kalpten kalbe yol bulur, çocuklar bu hikaye ile büyütülür. kimbilir nayman ana görmesede sarı özek bozkırlarını kazak dağlarına bir çıkan olur adı kürşat olur. nayman ana ağıt üstüne ağıt değil bizimki geçmişten geleceğe yolculuk yağma, yağma lime, lime edilsede atalarımızın bıraktıgı miraslar biliyorum silemezler, silemezler sen canından can verdiğin mankurt edilen yavrunun eliyle öldün. ama bu gün ne mankurtlar var medeni gözüken avrupada morada,saraybosnada,filistinde suriyede,ırakta,karabağda,kerkükte nayman ana anaların anası tırnağımızla kazdık hürriyete giden yolu engelleyemez kar tipi ve dolu esareti sevmez tutsak yaşayamaz Türk’ün oğlu nayman ana asırlardır, anadoludayız kesilsede kollarımız fıratı kol yaptık dicleyi el olmasada üstü örtülü evimiz çin seddini duvar gökyüzünü kubbe bildik inandık hürriyet için savaştık bilsen nayman ana şimdi vahşi batıyı öteden ta öteden vahşi batının medeni mankurtlarını ölüm kusarlar şimdi filistin tepelerinden küdüse küdüs’ten,halep’e doğru suriye denilen can ülkede mankutlardan özgürlüge dogru kaçan ana yurduna, anadoluya sığınan yetim üç kardeş üç körpe cıvan üç satır yer bulurken gazete küpürlerinde bilirim çoğu kimse bilmez hikayeni anabeyit mezarlığını dualarımız gider aysız gecelerde gün ışığı gibi gün tez dogar sabretmesini bilene hayal ederken hürriyeti peşin sıra gelene mankurt edilen her yavruda verirken özünden bir şeyler sen ölümsüzlüğe uçmak için verdin canını sen anasın ana ana benim derdimi dinlesene yok pahasına olsada yay kirişinden fırlayan ok uyandırmak için juan, juanlar gibi kabileden kurtarmak için esaretten insanları varsın vursun kendi eliyle bedeninden, bedenine verdigin can can verdiğin mankurtlaştırılmış cıvan bilse, anlasa, duysa anlasa ok atarmıydı hiç sen ana’ydın o ise evlattı nayman ana gel benimde anam ol sen dünyanın anası yüreğimizde sembol Türk dünyasının yüreğisin seni gömselerde ana beyit mezarlığına gömemezler TÜRK tarihine sarı özek soguk bir soğuk bir ayaz gökten tipi yağıyordu alaz, alaz kazak bozkırlarından fırlatılıyor füzeler ardı ardına bozkırlar bile vardı zülmün farkına öğretmen Abutalip sarı özek bozkırlarından çık ural-altayların doruğuna tanrı dağından doğu Türkistan’a bağır tren rayları demir Türkler Turan adlı ülkede esaret altındamı olur. bağır, bagır etrafımızdaki insanlar sanki sağır. hatırtlat Yedigey yeni nesillere yedi ceddine adriyetikten öte çin seddine türkmen, kazak, azer, kırgız nasıl birbirimize benzeriz çık yedigey çin seddinin üstüne utanma bagır, bagır Anadoluya bagırki sesimiz gitsin tunaya uzat kulagını sakaryaya bir tek ses duysan dahi korkma bu millette hala bir ümit vardır bu hikaye vatan için Türkler için milattır 2012/İSTANBUL |
O günlere erme dileklerim ve en kalbi tebriklerimle ...