Turkuaz Çocukluğumuz
Hayat belirtilerinin rengi atmış,
Solmuşsun. Fakat Turkuaz kadar güzelsin bu gece. Hiç olmadığın kadar mai bakıyorsun, Rimellerin hiç olmadığı kadar tiraje gözümde. Sahi; Neredesin ? Mahallemize de uğramıyorsun, Yağmurda koşarak kaçtığımız ve bir süre sonra yıkılan o ahşap evin önündeyim, Tıpkı hayallerimiz gibi yıkılmıştı gözlerimizin önünde öyle değil mi? Bu sefer yağmurdan değil, Peşimi bir türlü bırakmayan yalnızlığından kaçıyorum.. Peki biz ? Benim ve senin varlığın Bizim varlığımızı kanıtlamıyor değil mi.. Çocukluğumuzun göz yaşları akmış, Mendilimiz ıslak. Biz, biz hani özgürlüğe koşuyorduk ya seninle, Yani, yani biz öyle sanmıştık ya henüz iki cümleyi bile yan yana getiremezken.. Oralarda bir yerlerdeysen, çığlıklarımı duyuyorsan, Göz yaşlarımı avcunun içinde hissediyorsan, Bir yerlerde Hayallerimizden düşen parçalarımız kaldıysa eğer bunlar bizim için. Vakit geç olmuş öyle değil mi? Zaman bizden önce varmış hayallerimize, Yıkıp geçmiş, farketmedik.. Oysa, oysa ki; Mükemmel olan ne benmişim, ne de sen. Mükemmel olan hayallerimizmiş, Bilemedik.. Berkay Hardal |