V İ S Â LKaç asırdır geldi geçti burda seni bekleyeli Başımda deli fırtına, yüreğimde sevda yeli Sen ki bu bedbin bedende canımdan öte bir cansın Gönlün şöyle öz ucuyla loş gönlüme işleyeli Al maziyi var âtiye hâtıralar aralansın Siyah beyaz düşlerimde çehreme vuran al ansın Nasıl uzak kalabildin ruhunun ’şen gün’ eşine Ümmî hezeyânlar sürdün pencerende güneşine Sen ki bu kem tâlihimden bahtıma düşen ihsansın Şaşıyorum el alemin senden evlâ güneşi ne ? Al geceyi kur sabaha ahir ömrüm karalansın Yâr nuruyla doğan nefes boğucu zifre bulansın Şimdi topla yüreğini cenklere vur ercesine Savur yerden yere beni ’’müstehaktır’’dercesine Sen ki bir zamanlar göğe el açıp da yalvaransın Öz pınarımdan ağanla, balçık oldu gülce sine Al yağmuru ser gözüme bakışlarım harelensin Nazarımdan aşk yerine elek elek hâr elensin Kadim zifiriliğinle koyuver beni sürgüne Yokluğumdan istifade bensiz senleri sür güne Sen ki olduğum mekânı cennet-i alâ kılansın Bu dört duvar cehennemde kapımdaki bu sürgü ne ? Al vuslatı sar hicrana ümitlerim yaralansın Ahde vefa kelamlarım kör kuyularda sallansın Nice aşklar masal oldu, gönül sen de unutursun! Aklımın kıvrımlarında kalp hatası habis ursun Sen ki deli yüreğimde gel-geç fani bir limansın Bırak kasırgalar esip dingin kıyılara vursun Al Leyla’yı ver Mecnun’a ikisi de parelensin Ebediyete intikal yegâne kâmuran sensin Şimdi senden kalanları topla yüreğimden ıra Zûl vaveyla nağmeleri duymazlıktan gel çal ıra Sen ki aman ilendiğim, niyazı şükür sayansın Var yine de git yoluna inancımı kıra kıra Al sabrımı sür kahrıma veballerim sıralansın Uç ucuna ekli ecir zincir cezaya ulansın Dilinin söylediğini gönlün ispatlamıyorsa Neye yarar izahların, özrün kelâmını yorsa Sen ki hiçliğimden zûhur çokluğuma inanansın Şimdi tüm varlığım esir bütün dirayetim forsa Al kalemi kır infaza idam hükmüm sürelensin Visale dair hendesem çözümsüzlüğe belensin Oysa hep ’vuslat’ demişti sana açılan bakılar Fütursuzluğun günbegün gayretimi heba kılar Sen ki gaipten süzülen gerçek yüzlü bir yalansın Pürüzlü simanı örter riyakâr yaldız açkılar Al hilâfı ger hacmine, günden güne daralansın! Kıldan ince soluğumda öldürücü daral ansın Çıkar cebinden kinini alın çatıma sırala Fikrim her bir mevhumundan kendine dair sır ala Sen ki gizli sanrılarda aşka alenî dalansın Görünen her köşesinden nur-u hayatı karala Al neşemi der kedere muradım da paralansın İçemediğim aşkına vahanda susuzlar kansın Bitmek bilmez hâr-ı aşkın karlı dağı da yakacak Güneş haletime şaşkın şark elinden ay akacak Sen ki dimdik fıtratıma cürme meyil yel salansın Uyandırma gafletimden ahım ayyuka çıkacak Al umudu sor seraba bilinmezlik firelensin Sana mail gidişlerim dönüşlerimle demlensin Şimdi yerle yeksan, savruk acze amade yüreğim Sana müptela benliğim, gama doğru büyür eğim Sen ki arşlara uzayıp yarlar boyu kısalansın Tırmandıkça kayar elim, yiter, tükenir ereğim Al gücümü yor hıncıma tahammülüm esralansın Aşka dair taleplerim yüce makama yollansın Son kez giriver gönlüme aşkı bir de bende sına Buz tutmuş donuk hislerin derinliğimde ısına Sen ki birlikten bölünüp elimde zerre kalansın Buldum ya bırakır mıyım seni benden gayrısına Al aşkımı yâr ol ya da vahdetimiz çarelensin Cümle destanlar silinip bizim sevdamız söylensin eylül’12 |